Ahlaki İflas
Facebook, eski çalışanının dediği gibi, ahlaken iflas etmiş bir şirket mi?
Eski Facebook çalışanı Frances Haugen, geçen hafta ABD Meclisi’nde verdiği ifadede Facebook için bu ifadeyi kullandı: Ahlaken iflas etmiş bir şirket! Bunun temelinde yatan şey ise şirketin kar etmek söz konusu olduğunda öteki hiçbir toplumsal olguya duyarlı davranmaması. Örneğin nefret söylemi, örneğin dezenformasyon! Eğer nefret söylemi ya da dezenformasyon şirketin daha çok para kazanmasını sağlıyorsa, Haugen’e göre Facebook’un anlayışı, bırakın isteyen istediğini söylesin şeklinde. Hele söz konusu içerik İngilizce’den başka bir dildeyse (örneğin Türkçe) neredeyse hiçbir denetim ya da uyarı mekanizması yok!
Bir başka etken ise bu tür içerik kontrolü yapacak personel sayısının yetersiz olması! Anlaşılan Facebook’un öz değerlerinden birisi de ünlü insanların hata-yanlış yapmayacağı, yalan-dolan şeyler paylaşmayacağı inancı. Çünkü ünlülerin içeriklerine karşı hiçbir filtreleme yapmadıkları da Haugen’in tespitlerinden birisi. Haugen’e göre 2018 yılında şirketin kullandığı algoritmalarda yapılan değişiklikler içerikteki bu kırılganlığın temel sebebini oluşturuyor.
Haugen, Instagram ile ilgili de ilginç şeyler söylüyor. Facebook’un satın almış olduğu uygulamalardan birisi olan Instagram’ın özellikle ergenlik çağındaki kızları olumsuz yönde etkilediği tespit edilmiş ancak hasır altına itilmiş bir gerçek!
Tabii bunlar ispat edilmeye muhtaç iddialar. Beklenen ise konunun uzmanı nesnel bir ekip tarafından ortaya atılan bu iddiaların araştırılması ve sonuçlarının paylaşılması. Oysa Haugen’in de altını çizdiği gibi Facebook’un “kötü” özelliklerinden birisi de “şeffaf” olmaktan sürekli kaçınması. En son birkaç ay önce şeffaflık konusundaki duruşlarını araştırsınlar diye davet ettikleri akademisyenlere sundukları verilerde bile şeffaflık göstermedikleri ortaya çıkmadı mı?
Eski çalışanın mecliste ifade vereceği gün ne ilginçtir, Facebook troykası (Facebook-Instagram-WhatsApp) altı saatlik bir kesintiyle sarsıldı. 2019’dan beri Facebook’un karşı karşıya kaldığı en büyük kesinti (2019’daki kesinti 24 saat sürmüştü). İlk başlarda bir siber saldırı şüphesinden bahsedildi ancak daha sonra konunun Facebook’un veri merkezleri arasındaki iletişimi sağlayan konfigürasyonların bozulmasından kaynaklandığı bildirildi. Yazınca basit görünen bu teknik hata çözülmesi oldukça dertli bir süreç. Öyle ki firma ülkenin bir ucundan diğerine veri merkezlerindeki bilgisayarları ayağa kaldırmak için uzman taşımak zorunda kaldı.
Bu kesinti sürerken bir ara Facebook.com alan-adının birkaç dakikalığına da olsa sahipsiz, satın alınabilir statüye düştüğü haberi (ve ekran görüntüsü) interneti dalgalandırdı. Hatta Twitter’ın sahibi Jack Dorsay, şaka yollu, fotoğrafı retweet edip “Kaça?” diye sordu. (Meraklısına not: Böyle bir durumda birisi o alan adını satın alsa bile, birkaç saat sürecek yasal bir süreçten sonra alan adı asıl sahibine iade ediliyor – o nedenle kaçan büyük bir balık yok!)
Görünen o ki eskiden madde bağımlılığının birey üzerindeki yıkıcı etkileri şimdilerde Facebook gibi sorumsuz sosyal medya siteleri aracılığıyla ortaya çıkıyor. Önceliği farklı, kötü niyetli şirket sahipleri-yöneticileri-yatırımcıları, güzel bir kavramın daha (anlık dijital etkileşim) içine etmek üzereler! Doğudan batıya, kuzeyden güneye! Değişen bir şey yok! Eline gücü geçiren, diğerlerine zulmediyor!
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 290 14.10.2021)