Büyü Bozuldu!

Hiç olmayı tercih etmek zorunda kalmak!

M.S.G. İçin

Yaşamı boyunca pek çok fotoğraf karesinin içine girmiş, ama o kareleri inceleyenlerin gözünden kaçmayı başarmış kaç kişi vardır? Acaba köylü çekingenliği miydi? Yoksa genç yaşta yaşadığı trajedi mi? (Faşistler onu öldürmek için baba ocağını basar ve annesi dahil evdekileri öldürürler – kendisi tesadüfen o gece evde değildir!) Çok şey olmak isteyip, gölgelerin içinde hiç olmayı tercih etmek (zorunda kalmak)!

Dik başlılık çocukluktan gelme. Babasının kucağında treni gözlemektedir. Tren gelir, Atatürk’ün bulunduğu kompartıman tam da bunların önündeyken durur. Atatürk pencereden onun yanağını okşar, “Benim adım Mustafa, senin adın ne?” diye sorar. Kucaktaki minik, sert bir ses tonuyla “Benim adım da Mustafa” der!

Türkiye İşçi Partisi’nin “birinci yaz dönemi”nde, 1965 seçimlerinde, Ege’deki tüm parti mitinglerini organize eder. Ancak M. Ali Aybar’ın milletvekili ol çağrısını nazikçe geri çevirir. Brecht’ten esinlenerek Türkiye Öğretmenler Sendikası’nda (TÖS) tiyatro etkinliklerini yönetir. Gönen Köy Enstitüsü’nden arkadaşı, can yoldaşı Fakir Baykurt da TÖS sürecinde onunla birliktedir. İstanbul’a her gelişinde onun evinde kalmaktadır. Bir gün (artık ne olduysa) bir kâğıt parçasına el yazısıyla eserlerinin tüm telifini ona devrettiğini belirten bir cümle yazıp, altını imzalayarak ona verir. Ancak aynı Fakir Baykurt tüm hayatını anlattığı sekiz ciltlik Özyaşam Öyküsü’nde onun adını anmaktan kaçınır. Ki TÖS yılları için özel bir cilt ayırmıştır (Cilt 5: Bir TÖS Vardı). Acaba sivri diliyle ona şu kitabın adını Cüce Muhammed değil, Cüce Mehmet koy dediği için mi? Yoksa şu köylülükten kurtul, sürekli köy temalı eserler yazmayı bırak diye eleştirdiği için mi?

İstanbul entelijansiyesisinin önemli bir kesiminin, hiç değilse yolu Babıali’ye, Cağaloğlu’na düşenlerin 60lı, 70li yıllarda illa ki bir Galeri Net anısı vardır. Efsane sanat galerisi. Remzi Kitabevi’ni geçince, Afitap Ece Ajandalarının satıldığı yerin alt katında. Kimler müşterisidir? Abdi İpekçi’den, Muhsin Ertuğrul’a, M. Cevdet Anday’dan Eyüboğlu’na, Aziz Nesin’den Ruhi Su’ya pek çok kişi! Her biriyle ayrı bir anısı vardır!

Galeri Net’in yurtdışında yaşayan sahibi ölünce, varislerinin gelip her şeyi çarçur etmesine göz yummak zorunda kalır. Çünkü malın sahibi onlardır. Oysa yıllarca bir gün devrim olduğunda tüm bu eserler halkın olacak umuduyla onları korumuş, çoğu zaman içi el vermeden satmıştır!

Pangaltı’da kendi sanat galerisini açtıktan sonra önemli sergilere imza atar. Bir gün Metin Eloğlu ve Oktay Rifat ile birlikte galeriden çıkarlar. Elmadağ, Taksim, İstiklal Caddesi, Yüksek Kaldırım güzergahıyla Karaköy’e dek yürürler. Konuştukları tek bir konu vardır: Şiir! Karaköy’e geldiklerinde Oktay Rifat yeni bir şiir kitabı hazırladığını ancak henüz ismine karar veremediğini söyler. Sami Gürel başını kaldırır ve bulundukları sokağın adının yazılı olduğu tabelayı göstererek “İşte kitabın adı” der. “Perçemli Sokak” varlığını bugün de Karaköy meydanında sürdürmektedir.

Bu birkaç fotoğraf karesinin deşifre edilmesi ne yazık ki büyünün de bozulmasına neden olacak. Artık pek bir önemi yok. Çünkü tüm o büyünün sahibi, hiç olmak zorunda bırakılmış, sihirbaz M. Sami Gürel (benim sevgili ilkokul öğretmenim) 5 Nisan 2023’te, 91 yaşında vefat etti!

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 368 20.04.2023)

Popüler Etiketler