“Çare TikTok”
Z Kuşağı belki de nasıl yaptığını belli etmeden yapan ilk kuşak olacak!
Pazarlama konusundaki önemli çalışmalarıyla bilinen değerli hocamız Prof. Dr. Yavuz Odabaşı’nın yeni çıkan kitabı “Postmodern Siyaset Pazarlaması”nın kapağında bu (postmodern) slogan var. Bizim gibi yaşı tutanlar “Böyle bir şey olabilir mi?” diye sorgulayadursun, kaotik bir devinim halindeki postmodern zamanların ruhu gereği slogan olgunlaşıp yaşlanmaya başlamıştır bile!
Murat Ülker’in kapsamlı özsözüyle açılan kitap sekiz makale-bölümden oluşuyor. Bu sekiz aşamada yolculuk “gelenek”ten başlıyor, bir seçmen olarak Z Kuşağı profilinin irdelenmesiyle sona eriyor. Bu haliyle kitap kendi kendisiyle tezat (öz-çelişki) yaratmıyor. Hem postmodernizm odaklı bir içerik sunuyor hem de onun işaret ettiği özellikleri (akışkanlık, eklektiklik, çeşitlilik vd.) bünyesinde barındıran bir “deneyim” yaşatıyor!
İnsanlık belli bir olgunluğa ulaştığı her seferinde kabuk değiştirerek yoluna devam etmekte. Başlangıçta hâkim güç doğa idi. İnsan önce ondan köşe bucak kaçarak yaşadı. Sonra elini güçlendirecek bir şeyi keşfetti (tarım) ve yerleşik düzene geçti. Bununla birlikte doğa korkulan bir şey olmaktan çıktı üstesinden gelinen bir şey halini aldı. Bu süreçte sığınılan mutlak güç olgusu da metafizikten fizik dünyaya doğru dönüşüm geçirdi.
İkinci olgunluk aşamasında metafiziğin tanımladığı öz ve toplum yapılanması merkeze insanı koyarak bir yapısökümü sürecini icra etti. Sanayi toplumu, kapitalizm, modernizm bu sürecin bayraktarlığını yaptılar. Eski paradigmanın pek çok olumsuz özellikleri ortadan kalktı. Yeni paradigma yepyeni olumsuzlukları getirip masanın üstüne bıraktı. Eskinin her sorunu, çözüldüğü andan itibaren yok olmakla kalmadı adeta hiç varolmamış sayıldı. İnsanın vefasızlığı belki de hep vardı. Ölümlü bir yaratık ne kadar vefalı olabilir? Bugün kimse ortalama ömrün otuzdan seksene çıkmış olmasını önemsemiyor; ama seksen yaşında seksen tane sağlık sorununun baş göstermesini eleştiriyor!
Kitapta kontrolcü kapitalist bakış açısına göre bir kaba sığdırılamayan postmodernizmle ilgili yirmi farklı uzmandan yirmi farklı tanım var. Bu uzmanlardan Featherstone’un tespiti belki de içlerinde en postmodernist olanı: “Postmodernistlerin sayısı kadar postmodern tanım vardır” (s.52). Bu aslında eleştirilere karşı “kara delik” özelliğini harekete geçiren modernist-kapitalist sanayi toplumunu felç edici bir tanımdır! O nedenle modernist paradigma postmodernizme net bir tanım getirerek onu hedef tahtasına dönüştürmek isterken, postmodernist paradigma bu yaklaşıma kurban gitmemek için “sürekli hareket halinde”dir. Günümüzde zamanın doğrusallığının ortadan kalkması biraz da bundan olsa gerek. Sanayi öncesindeki gibi döngüsel-küresel olduğu söyleniyor ancak ben daha kaotik olduğunu düşünüyorum: Her yöne doğru yayılma gösteren ve örüntüsü (pattern) tespit edilemeyen bir devinim!
21.yüzyılın ilk neslini oluşturan Z Kuşağı işte böyle bir kaosun içine doğdu. Bebekliklerinden beri her hareketleri kaydedilmekte olduğundan, bu kuşağı tanımlamak için elde çok büyük veri var. Bu büyük veri Z Kuşağı’nı merkezi anlamda kategorize edemiyor. Kitapta örneğin sekiz farklı Z Kuşağı alt-kategorisinden bahsediliyor (s.312) ki bu kategori sayısı seksene de çıksa şaşırtıcı olmaz! Z Kuşağı belki de nasıl yaptığını belli etmeden yapan ilk kuşak olacak. Yaptığı en temel şey ise yaşamı merkezsizleştirmek olacak! İnsanlığın kurmuş olduğu her müesses nizamda!
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 355 19.01.2023)