Çare UAP Mı?
Ya bombayı düşman ülke değil de bir UAP atarsa?
Çalışmak Bertrand Russell’ın da ifade ettiği gibi “abartılmış bir erdem” mi? Feodal tarım toplumunda üretimi doğa koşulları belirliyordu: Mevsim, hava durumu, gün ışığı… Sanayi toplumunda ise üretimin ana dinamosu olan fabrika-makine sonsuz-üretim kavramını gündeme getirdi. Bir makine günün her saati çalışabilirdi. Bu durum insan (emeğinin) aşırı sömürülmesi ile sonuçlandı. İnsan da makine gibi çalıştırılabildiği kadar çalıştırılması gereken bir makine parçasıdır!
Günlük sekiz saatlik çalışma pratiği büyük kavga ve grevler sonucunda elde edilmiş bir haktır. Yoksa başlangıçta asgari çalışma süresi günde on iki saat idi. Günümüzde dünyanın pek çok yerinde bu sürenin azaltılması için baskı grupları oluşmuş durumda. Oysa günlük çalışma süresinin altı ya da beş saate indirilmesi talebi-önerisinin uzun bir geçmişi var.
21.yüzyıl bitmeden günlük çalışma süresi üç saate, haftalık çalışma gün sayısı ise dörde inebilecek mi? Mevcut ücret modeli aynı oranda azaltılmadan bu yönde yapılacak bir düzenleme avantajlı olacaktır. Yoksa 8×5 modeline göre yüz lira ödenen bir kişi 3×4 modeline göre daha az ödeme alacaksa işgücü için bu kısaltmanın bir faydası yok! Oysa hükümetler ve sermaye kesimi bundan istifade bile edebilir. Hem istihdam artar hem de işçiler işverenlerle mücadele edeceğine birbirlerine düşer!
Öte yandan Sanayi 4 paradigmasının “insansız” çalışma modeli tabloyu farklı bir perspektiften değerlendirmeyi gerektiriyor. Bütünüyle devreye girdiğinde insan işgücü için bu ne 8×5 ne de 3×4 anlamına gelecek. Daha beteri: 0x0 !
Düşük maliyetli üretim ne yazık ki kendi başına bir ekonomik değere sahip değil. Resmin tamamlanması için üretilmiş olan metanın tüketilmesi de gerekiyor. O nedenle insanın topyekûn tablodan çıkarılması düşünülemez. Üretilmiş onca şey nasıl tüketilecek?
Evrensel baz ücret kavramı burada devreye giriyor. Yani her bir kişiye, herhangi bir işte çalışmasına gerek kalmadan, asgari bir tutarda ödeme yapmak. Fizibilitesi yapılan şey ise şu: Acaba ıskartaya çıkartılacak yüz milyonlarca insana bu türden bir ödeme yapmalı mı yoksa bu iş daha ucuza kapatılabilir mi? Savaşlar, pandemiler, UFO’lar…
UFO ya da yeni adıyla UAP (Unidentified Anomalous Phenomena, Tanımlanamayan Anormal Fenomenler) kitlesel yıkıma neden olabilir mi? Bir kesim bunun pek mümkün olmadığını öne sürüyor. Mantıkları ise şu: Onca yol teperek bir başka güneş sistemindeki bir başka gezegene ulaşabilecek bir uygarlık “savaşmayı-öldürmeyi” çoktan aşmıştır. Oysa yer değiştirme çoğunlukla hayatta kalma mücadelesinin son evresinde devreye giren bir yol değil mi? Belki onlar da yok olmak üzere olan gezegenlerinden kaçabilmek için tepmişlerdir onca yolu. Musk onun için Mars’a gitmek istemiyor mu?
Mahalle kahvelerinde pandemiyi Bill Gates’in, Amerika’nın, CIA’nın çıkardığı tartışıladursun, yarın öbür gün dünyanın bir yerine düşecek ve milyonlarca insanın ölmesine neden olacak bir bombanın bir UAP tarafından atılmadığını kim nasıl kanıtlayabilecek? Sosyal medya sağ olsun, ikna edilecek insan kitlesi olarak elde dünyanın sosis şeklinde, mantar şeklinde, tenis raketi şeklinde vb. olduğuna inanan (ya da inanmaya hazır) milyonlar varken…
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 383 10.08.2023)