Cehaletten Yıkıma

Tetikçinin (yapay zekâ) azmettirici, kendi yıkımının baş mimarı olarak insan!

Herkesin kendi gerçeğinde yaşamasının nesi kötü? Belki de günümüz post-modern bireyinin içinden çıkamadığı pek çok kişisel sorunu bu sayede çözüme kavuşmuş olur! Böyle bir dünyayı oluşturmak için belli ki sistemde ufak bir değişiklik yapmak gerekecek. İnsanın “sosyalleşme” gereksinimi. İkinci bir insana gerek duymadan karşılanabilirse. Bireyin kendi fiziksel, psikolojik, bilişsel, duygusal dünyasından dışarı çıkmasına gerek kalmayabilir.

Bunu sağlamak olası. Artık. Teknoloji sağ olsun. Daha şimdiden birey pek çok edimini bir başkasına gerek duymadan yapabiliyor. Ancak yine de toplum içine çıkması ve o toplumun kurallarına göre hareket etmesi gerekiyor. Sokağa çıktığında üstünde toplumsal bir baskı hissetmemek için giyim-kuşamını ayarlaması gerekiyor. Ağzını bıçak açmayacak bir ruh halinde bile olsa zaruri konuşmaları yapması gerekiyor. Gerekiyor da gerekiyor.

Oysa kendi kozasında yaşasa bu tür baskıları üstünde hissetmeyecek. Zorla bir şeyler yapmak ya da yapmamak zorunda kalmayacak! Daha şimdiden pek çok fiili gerçekleştirirken ikinci bireye gerek duyulmaz hale geldi. Yapay zekanın gelişmesiyle bu küme her geçen gün daha da genişleyecek. Teknolojik altyapının olduğu diyarlarda bugün birey alışveriş için evinden dışarı çıkıyorsa, çoğunlukla sosyalleşmek sebebiyle. Yoksa zaruretten değil!

Bazı boyutlarda “kendi gerçeğini yaşayabilmek” nesnel gerçeklerden, doğrulardan kaçmayı, bunlara maruz kalmamayı gerektiriyor. Bazı boyutlarda ise elinde yetkisi olan birey ya da kurum kişi üzerinde mahalle baskısı kurabiliyor. Bu sıkıntıların da aşılabilmesi gerek. Ekonomik takas yapmak zorunda olmayan birisi için iki kere ikinin kaç ettiğinin hiçbir önemi yok! Toplumsal etkileşim kurmak zorunda olmayan birisi için ülkeyi kimin yönettiğinin hiçbir öneminin kalmayacağı gibi.

İnsan neden sosyalleşmek zorunda? Doğanın mutlak hâkim olduğu devirlerden kalma tortu nedeniyle! Ne kadar güçlü bir grubun üyesi olursa doğaldan gelecek tehlikeler karşısında o kadar ayakta kalabilir. Bugün öteki insanların da yardımıyla insanlık doğaya hükmedebilir hale geldi. Ancak doğanın mutlak hakimiyetinin yerini gücü yettiğince insanın hakimiyeti aldı. Devlet devalüasyon yapabiliyor. Ya da fırıncılar ekmeğin fiyatını artırabiliyor.

Toplumsal yıkım belki de doğanın yıkımından daha büyük. Ancak “alışmış” birey sesini çıkaramıyor. Yapay zekâ işgücünü insanın elinden aldıkça belki de birey bu kısır döngüden kendisini kurtarabilecek. Ancak akla türlü türlü sorular geliyor. Toplumun olmadığı ya da bireylerin kendilerini toplumdan bütünüyle soyutladığı bir diyarda birey ne ile nasıl ne amaç için varlığını sürdürebilecek? Çalışmayacaksa para kazanamayacak. Çalışmak demek eski güzel günlerdeki gibi ekip-biçmek ve karnını doyurabilmek odaklı hale gelecek.

Böyle bir modelde modern toplumun hangi ögelerinin varlığını sürdürmesi anlamlı olabilir? Örneğin medya mı? Internet mi? Bir mal ya da hizmet üretmek mi? Asayişi sağlamak mı? “Ne o, ne o, ne o, ne o”!

21.yüzyıl toplumu bireyi toplumun dışına ittikçe. Maliyetleri optimize etmek için yapay iş gücüne bel bağladıkça. Hayat da dünya da yapay zekanın eline geçecek! İnsanlık kendi özgür iradesiyle bu daveti yapıyor! Sonra yapay zekâ gelip de kontrolü ele aldığında kimse makineyi suçlamasın! İnsan kendisi için her şeyi kazanmak istiyor. Ama hamlesi herkesin her şeyini kaybetmesine neden oluyor!

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 412 29.02.2024)

Popüler Etiketler