Davos’ta Güven İnşası
Blokzinciri varsa ‘güven’e gerek yok!
Dünya Ekonomik Forumu’nun 54. yıllık buluşması her zamanki gibi İsviçre’nin Davos şehrinde yapıldı. Malum zirve her sene Ocak ayında gerçekleştiriliyor ve belli bir motto çerçevesinde güncel konular ele alınıyor. Bu senenin temel mottosu “güveni yeniden inşa etmek” idi. Söz konusu güven olunca durup düşünmek lazım.
Güven artık konvansiyonel paradigma ile irdelenebilecek bir konu olmaktan çıktı. Blokzinciri mimarisi dünyaya tanıtıldığından beri! Güncel teknolojik gelişmeleri yakından takip eden bir kuruluş olarak DEF’in blokzincirinin güven ile ilgili açılımını ıskalayarak ya da görmezden gelerek böyle bir konu seçmiş olmasını düşünmek, organizatörlerin amatörlüğü anlamına gelecektir ki 54 yıldır bu işi yapanları amatörlükle yaftalamak doğru olmaz!
Blokzinciri ve onun üstünde çalışan kriptopara dünyası malum güven olgusuna farklı bir paradigma ile yaklaşılmasını olanaklı kıldı. Eski paradigmaya göre “değerli şeyler” merkezi bir noktada akümüle edilir ve bu nedenle de o akümülasyon ögesi ile diğer elemanlar arasında zorunlu bir güven ilişkisi tesis edilmesi gerekirdi. Örneğin paranızı bir bankaya yatırıyorsanız, o bankaya güveniyorsunuz demektir. Ya da şu adresteki taşınmazın size ait olduğunun teyidi olan tapu bilgilerini değiştirmeden saklayacağı konusunda devletin tapu dairelerine güvenmek gerekiyor!
Blokzinciri mimarisi üzerinde hareket eden dijital şeyler ise zincire dahil olacak her bilgisayar üstüne kopyalandığından, bir akümülasyon ögesinin gerekliliği ortadan kalkıyor. Dolayısıyla “güven” olgusuna da gerek kalmıyor! (Bitcoin blokzinciri örneğinde dijital şeyden kasıt sadece kriptopara yani Bitcoin iken Ethereum gibi blokzincirlerinde dijital şeyler sadece kriptopara değil, bilgi ya da belge de olabiliyor).
Bir başka deyişle blokzinciri varsa güvene gerek yok! Güvensizlik duymaya değil, güven olgusunun kendisine! Hal böyle olunca DEF’in güveni yeniden inşa etme yolları araması bir anlamda blokzinciri ve onunla birlikte gelmekte olan kripto dünyasını marjinalleştirip, eski konvansiyonel modellerin yeniden güç kazanmasını arzu etmek şeklinde de yorumlanabilir. Güven yeniden kazanılırsa, güven duyulan üçüncü parti akümülasyon ögelerinin de işleri yoluna girer. Bankaların, global şirketlerin. Özetle kapitalist sanayi toplumunun!
Bu bağlamda, DEF zirvenin sonucunda dört temel mesaj üretti: 1) Liderler elbirliği ile çalışmalı 2) [Gelecek] Öngörüler[i] kader değildir [öyle algılanmasın] 3) İnsanların daha iyi araçları olacak [yapay zekanın yaygınlaşmasıyla] 4) Tek kurtarıcımız aciliyettir!
Bu dört mesajdan yapay zekâ ile ilgili olanı hariç diğerleri aslında birkaç yıldır idrak edilmekte olan ekonomik türbülansı bertaraf etme çabalarına birer katkı olarak değerlendirilebilir. Zor durumdayız ama bunu değiştirebiliriz. Bu durumdan kurtulmak için hızlı ama birlikte hareket etmeliyiz!
Yapay zekanın yaygınlaşmasıyla insanların daha iyi araçlara sahip olacağı tespiti zirvede konuşan OpenAI’dan Sam Altman’a ait. Tarihin her evresinde insanlık daha iyi araçlara sahip oldu. Ama bu her insanı eşit-adil ve olumlu olarak etkilemedi! Dün sosyal medya siteleri bireylerin ürettiği içeriği ücretsiz kullanıp onları reklam bombardımanı kurbanı haline getirdi. Bugün yapay zekâ aynı şeyi yaparak algoritmalarını geliştirmek istiyor. İçerik üretenlere ücret ödememe konusunda her iki kamp da “hızlı ve elbirliği ile hareket ediyor; geleceği kendileri belirliyor”!
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 408 01.02.2024)