Dijital Göç
Whatsapp’tan Telegram’a dijital göç yağmurdan kaçarken doluya tutulmak anlamına gelmesin!
8 Ocak Cuma gecesi ve onu takip eden hafta sonu boyunca Türkiye büyük bir dijital göçe tanıklık etti. Whatsapp’ın “malumun ilanı” şeklindeki yeni kullanım şartlarını kabul etmediği taktirde erişimin engelleneceğini öğrenen kullanıcılar akın akın Telegram’a geçmeye başladı. Akla en son gelecek soruyu başta sormalı: Bunun sebebi mahremiyetin ihlali miydi yoksa bitecek olan bir bedava hizmetten devam etmekte olan bir bedava hizmete sıçramak mı?
Konu mahremiyet ile ilgili olabilir. Belki de pek çok kullanıcı Whatsapp’ın bugüne dek zaten bu türden bir veri transferini gerçekleştirdiğini bilmiyordu. Whatsapp yenilediği şartname ile daha sonra “yok ben duymadım, yok ben bilmiyordum” denmesinin önüne geçmek istemiş olabilir. Bireysel kullanıcılar farkında olmasa da Türkiye’yi rahatsız eden bir çifte standart var. GDPR yasasına sahip AB’de “kabul etmiyorum” diyen bir kullanıcı Whatsapp kullanmaya devam edebilecek. Ancak GDPR benzeri KVKK yasasına sahip Türkiye’de kabul etmiyorum diyenler 8 Şubat’tan itibaren kullanamayacak! Mark Bey’e anımsatmak lazım: Türkiye bir dijital muz cumhuriyeti değildir! (Türkiye’de Rekabet Kurumu ve KVK Kurulu konuyla ilgili iki ayrı soruşturma başlattı ve ihtiyaten hizmetin kesintiye uğratılması uygulamasını askıya aldı).
Dijital dünyada altın kuralı anımsamak gerek: Sunulan mal/hizmet bedavaysa asıl mal/hizmet durumuna düşürülen onu kullananlardır. Bu genel yaklaşımın her durum için geçerli olmayabileceğinin altını çizmekte fayda var. Bir kurum ya da kuruluş bugün ve gelecekte kar amacı gütmek ya da istihbari bir işlev görmek amacıyla kurulmamışsa, onun kullanıcıları da mal/hizmet yerine konulmuş olmaz!
Whatsapp’ın haberi yayılınca göçün büyük bir kısmı Rus menşeili Telegram uygulamasına doğru gerçekleşti. Nispeten marjinal kalan bir kısmı ise Elon Musk’ın da işaret ettiği Signal uygulamasına. Fiili durum bir kenara teknolojik altyapısına bakıldığında Telegram’ın Whatsapp’a yakın özellikler taşıdığı görülecektir. Yani teorik olarak aynı mahremiyet ihlal potansiyeli Telegram’da da mevcut. Signal’in burada biraz daha avantajlı duruma geçme nedeni açık kaynak kodlu bir uygulama olması. Yani bugün Signal uygulamasını oluşturan yazılımın tamamını dileyen internet üzerinden indirip, içinde ne var ne yok inceleyebilir. Tıpkı hijyeniyle övünen bir restaurantın mutfağını müşterilerine açması gibi. Bu da şu anlama gelmektedir: Saklayacak bir şeyleri olsa (örneğin öyle söylemedikleri halde verileri bir yere aktarıyor olsalar) kodları açmazlardı. Çünkü normal kullanıcı kodlardan bir şey anlamaz ama yazılım uzmanları kodu didik didik edip varsa o gizli özellikleri bulabilir.
Türkiye’nin soruşturma hamlesinin sonucunda belki de Whatsapp geri adım atacak ya da ülkeden toptan çekilecek (ya da eski yoğunlukta kullanılmayacak). Ancak bireylerin de yağmurdan kaçarken doluya tutulmaması gerekir. Gönül ister(di) ki göğsünü gere gere ortalıkta dolaşan yerli uygulamalarımız olsun. Onları kullanalım ve bu sayede verilerimiz başka ülke firmalarının veritabanına gitmesin! Ama o arada (özellikle güven tazeleme gereksiniminde olan kamu kurum ve kuruluşlarının) kolayca erişebileceği kırılganlıkta da olmasınlar! Bu kategoride geliştirilmiş mevcut yerli yazılımlar uzmanların değerlendirmesine göre mahremiyet açısından Whatsapp ya da Telegram ile aynı kategoride. O nedenle bekleyip görmek lazım!
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 252 22.01.2021)