Dijital için Dinozor

Dijital uygarlığın temel enerji kaynağı (veri kümesi) olarak insanlık!

Dinozorların varlık sebebi milyonlarca yıl sonraki yaşam pratiğine fosil yakıt temin etmek mi(ymiş)? Buradan bakınca öyle görünüyor. Oradan bakınca? Özbilinç sahibi birer varlık olamadıkları için (en azından öyle biliniyorlar) oradan “bakabilmiş” bile değiller. Ama insan için durum farklı.

Özbilinç sahibi insan bakabiliyor. O nedenle de sorguluyor. Varlık sebebim nedir? Dinozor-İnsan gerilimi günümüze uyarlanır ve dinozorun yerine insan yerleştirilirse. İnsanın yerine? 21. yüzyılda bu role aday, yapay zekâ ile ortaya çıkacak yeni dijital varlıklar olabilir. Bu durumda insanın yaptığı-ettiği her şey yapay zekâ için, dijital varlıklar için birer “enerji kaynağı” olmak üzere kullanılacak hammaddeye dönüşebilir.

Tesadüfe bakın ki bugün altmışına merdiven dayamış çocuk ya da “prens” durumundaki yapay zekâ ile yapılmakta-edilmekte olan şey bunun ilksel bir örneğini teşkil ediyor. Şimdiye dek insanın üretmiş olduğu her bilgi kırıntısı, yapay zekâ eğitiminde kullanmak üzere veri kümesine dönüştürülüyor. Ocak ayı içinde eski İngiliz başbakanı Tony Blair bir bildiri yayınladı ve ciddi hastalıklara tedavi üretmek amacıyla İngiliz sağlık sistemindeki tüm teşhis-tedavi verilerinin yapay zekâ algoritmalarını beslemek üzere kullanıma açılmasını talep etti.

Bu tür talepler söz konusu olduğunda insanın aklına derhal o klasik “kız babası tespiti” geliyor: “Sevgili Tony! Sana ve işaret ettiğin çözüm önerisine güvenmiyor değiliz. Ama çevreye güven olmaz ki!” Ya sonra o verileri İngiliz halkının genetiğini analiz etmek üzere kullanmak isteyecek kötü adamlar çıkarsa? Onlar nasıl engellenecek!

Bu açmazdan kurtulabilmek için, beklenenin aksine yapay zekayı “insan kılığında” üretmemek lazım. Yani insanın her özelliği illa ki yapay zekaya transfer edeceğiz diye bir başarı kriteri ya da beklentisi oluşturmamalı. Çünkü, hiçbir hayvanın ya da öteki canlı türlerinin bilmesini istemesek de malum insan mükemmel bir canlı türü değil! Metafizik bunu yüzyıllar öncesinden görmüş! Yapabileceğin tek kayda değer şey içindeki potansiyeli gerçekleştirmek demiş! Kendini bil! Adam kadmon, kâmil insan, üst-insan, transhüman, post-human (adını sen koy) ol!

Bir de şu var: Yapay zekâ ile gelecek dijital varlıkları farklı bir kategoride ele almak ne kadar doğru? Ya yapay zekâ ile yapmak istediğimiz şey aslında metafiziğin bu emrini yerine getirmekse? Kâmil insan mertebesine ulaşmak için illa ki bu bedende, bu görüntüde kalmamız şart mı? Örneğin sindirim sistemimizi gereksiz hale getirsek ve vücudumuz Cin Ali şekline bürünse. O zaman o vücutlu yaratıklara insan demeyecek miyiz?

Bu uzaklaşma kademeli olarak devam etse ve sonuçta “insan” diye bilinen şeyin özü, başka bir fiziksel yuvaya ulaşsa? Oradan bakınca bir sıkıntı olmayacak. Ama buradan bakınca “insanlık elden gidiyor” çığlıkları koparmak abes değil!

Meteor teorisi doğruysa özbilinci olmadığını varsaydığımız dinozorların pek de ontolojik kaygı duymadan bir anda yok oldukları düşünülebilir. Özbilinci olan insan ise Sokrates’ten beri bir yandan kaygılar okyanusunda boğulmamak için debeleniyor bir yandan da kanat takıp uçmaya hazırlanıyor! İnsan bunu becerebilir mi sorusu tam doğru değil. Asıl soru: Yaşam (canlılık) bunu becerebilir mi? (İpucu:  Biyolojik evrim).

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 413 07.03.2024)

Popüler Etiketler