Dijital Orman

Enformasyonun hakimi yapay zeka, bilginin hakimi insan!

Yapay zekâ, Aydınlanma’nın verdiği sözün yerine getirilmesini sağlamada potansiyel kurtarıcı olabilir mi? “Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak” (Yuhanna 8:31). “Onların kalpleri vardır ama akletmezler” (Araf:179). Bilinen en gelişmiş canlı türü olan insanın, bunu bilişsel melekelere sahip olmaya borçlu olduğunu “yeniden” anımsaması gerekiyor. Görünen o ki din bunu yapamadı. Kapital bunu yapamadı. Sırada ne var?

Şurası bir gerçek ki bilgi ile haşır-neşir olmak bir tür fraktal döngü. Kapısı kapalı bir muamma çözülüp de kapı aralandığında, insanın karşısına yepyeni onlarca kapı çıkıyor. Denir ki Leonardo Da Vinci’nin matematik bilgisi bugünün ilkokul seviyesindeydi. Bir başka deyişle bugün batı standartlarında bir ilkokul eğitimi alan her öğrenci beş yüz sene öncesinin Da Vinci’sidir! Yoksa Da Vinci’nin dehasının abartıldığı kastedilmemektedir. Ne oldu da beş yüz sene öncesinin deha düzeyi bugün ilkokul düzeyine geriledi. Cevap bilgiyi işleme sürecine verilen değerin artmasıyla ilgili. Eğitim standartlaştırıldı ve zorunlu hale getirildi. Bu süreç bir geribildirim mekanizması yarattı. Öte yandan bilinen alemlerin hacmi genişledi. Pek çok bilim alanında. Tüm bu faktörler insan beyninin muazzam potansiyeli içinde pişirildiğinde ortaya ilkokul düzeyinde dâhiler yetiştirebilen toplumlar çıkardı. Tabii tercihini-yatırımını bu yönde yapma azminden vazgeçmediklerinin de altını çizmek gerek.

Öte yandan bu süreci ıskalama iki boyutta büyümeye devam etti. Gelişmiş toplumlar kendi bünyesindeki her bireyin bu süreçten geçtiğinden emin olmayı bir kenara bıraktılar (ya da hiçbir zaman istekli değildiler). Geriye kalan toplumlar ise bu imkanları kendi bünyesindeki bireylerin ancak belli bir kısmına ya ulaştırabildiler ya da kıllarını bile kıpırdatmadılar (da o toplumlardaki kimi bireyler kendi şahsi gayretleriyle bir mesafe kat edebildiler).

Ancak bilimin, bilginin, teknolojinin üretimi sekteye uğramadı. Giderek bu durum insan beyninin bilişsel becerilerinin daha fazla kullanılmasını zorunlu hale getirdi. Otuz sene önce bilgisayar kullanmayı bilen insanlar parmakla gösterilebilecek azlıktayken, bugün cep telefonu kullanmasını BİLMEYEN insanlar parmakla gösterilebilecek hale geldi.

Bir yanda bilinmesi gerekenler kümesinin artması diğer yanda ise bunu bilecek becerilerin kitlelerden (çeşitli sebeplerle ve yollarla) uzak tutulması. Sonuç: Gerçeği bilemiyorsun ki özgürleşebilesin. Kalbin olduğu halde onu nasıl çalıştıracağını bilemiyorsun ki akledebilesin!

Yapay zekâ bu aşamada tabloya girip, geride kalmış ortalama insanı kanatlandırarak yarışta tekrar etkin bir pozisyona gelmesini sağlayabilir mi? İlkokul bitiren herkes yeniden dahi statüsüne ulaşabilir mi? Beş yüz sene öncesinin değil ama. Daha yakın zamanların ölçütüne göre.

Nesnel veri ve enformasyon işlemesini yapay zekâ yapsın. Bundan tasarım, inovasyon, yaratıcılık vs. boyutlarında bilgi üretmeyi ise insan! Böyle bir iş bölümü yaygınlaştırılabilir mi? Eğitim süreci buna göre dönüştürülebilir mi? İş dünyasında insan-çalışanların görev tanımları buna göre yeniden yapılabilir mi? Bireyler böyle yetiştirilebilir mi?

Bunlar bellidir ki birer soru değil. Aslında ipucu. 21. yüzyılın kalan döneminde geride kalmak istemeyen birey ve toplumun gerçekleştirmesi gereken dönüşümdür bu. Yoksa o kadar geride kalınacak ki bir şeylerle yarışma motivasyonu bile kalmayacak. Öyle olunca da ister istemez ormana-mağaraya (ve onun kültür-yaşam modeline) geri dönülecek!

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 379 13.07.2023)

Popüler Etiketler