Dijital Para
Liberal paradoks: Liberal bir ekonomik sistemde liberal olmayan, muhafazakâr bir para sistemi!
Yeni olmayan bir ifade yeniden gündeme geldi: Dijital para! Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da (TCMB) geçtiğimiz günlerde “Dijital TL” konusunda bir araştırma-geliştirme projesi başlattığını duyurdu. Yapılan açıklamadan anlaşıldığı üzere ilgili kamu kurumları kapalı devre bir elektronik ağ kurarak “dijital TL”yi test edecekler. Sonuçlar gelecek yıl açıklanacak. Türkiye “dijital para” trenine binen ilk ülke değil. Dünya üzerinde pek çok ülke bu konuda çalışmalar yapmakta. Herkes bitcoinden, kriptoparadan bahsederken dijital para da nereden çıktı diye sorulabilir. Mevzu derin!
Öncelikle dijital paranın ne olduğu konusuna değinmekte fayda var. Dijital para, tedavüldeki para ile aynı ekonomik ve siyasi özelliklere sahip olup, cismen kâğıt banknot yerine dijital mecrada işlerliği olan paradır. Türk Lirası’nı örnek göstermek gerekirse, dijital TL’nin de “sahibi” Türkiye Cumhuriyeti devleti adına TCMB’dir. Normal TL’de olduğu gibi. Yani merkezi bir otorite tarafından sahiplenilen ve yönetilen bir metadır. Normal TL kullanırken geçerli olan kurallar neyse, dijital TL’de de aynıları geçerlidir. Belki lojistik sebeplerden dolayı bu kurallardan bazılarının yerine dijital versiyonlarını tatbik etmek gerekebilir. Ancak özde TL ile dijital TL arasında cismani farktan öte bir şey yoktur!
Oysa kriptoparalarda bu tablo değişiklik göstermektedir. Kriptopara merkezi olmayan bir yapıdadır. Arkasında bir devlet ya da merkez bankası yoktur. Ne de bir şahıs. Bu açıdan değerlendirildiğinde kriptoparalar bir paradoksun da altını çizmektedir. Liberal bir ekonomik sistemde liberal olmayan, muhafazakar bir para sistemi! İş yapmaya-etmeye geldiğinde “bırakınız, dileyen dilediğini yapsın” diyen ticari-ekonomik anlayış, iş “para basmaya-yönetmeye” geldiğinde “benden başka kimse yapamaz” totaliterliğini göstermekte.
Kriptoparalar ise tam da bu totaliterliği aşan, liberal bir modelin temsilcileri. Merkez bankaları kahyalığında global ekonomiyi yöneten kapitalist elitizme meydan okuyan bir sistem. Kontrol kimsede değil. O nedenle daha kırılgan deniyor. Bir gün yüzde otuz düşüyor, ertesi gün yüzde iki yüz artıyor. Sonra bu dönemlerdeki işlemler incelendiğinde bunların büyük bir kısmının ardında, yine o eski kapitalist fırsatçılığı görmek insanı şaşırtmıyor. Elon Musk Twitter’dan bir emoji yayınlıyor, bilmem ne kriptoparası yüzde otuz değer kazanıyor. Eskiden borsa marifetiyle yapılan doldur-boşalt işlemleri şimdi iki Twitter mesajı ile yapılabiliyor. Olan her zaman çimenlere oluyor!
Dijital para, kriptoparaya kaçışları engellemek üzere gündeme gelen bir manevra. Bir tür kostüm değiştirme. Kriptopara kavramının sahip olduğu global ekonomik düzeni değiştirme potansiyeline sahip değil. Ulus devletler ve merkez bankaları için atılması gereken olağan, zaruri, evrimsel bir adım. Hiç değilse imajı güncel tutmak açısıdan işe yarayacak bir hamle.
Kapitalizmin, sanayi devrimi ile ortaya çıkmasının gerisinde yatan temel olguların başında ekonomik değer yaratma sürecinin topraktan fabrikaya transferi geliyordu. Bu da mülkiyetin evrensel bir insan hakkı olmasını sağladı. Bu hakkın pratik dağılımındaki derin uçurumlar, “insan”ı yeni arayışlara itmekte. Kriptoparalar bu tür arayışlara bir cevap; o nedenle yeni bir toplum-ideoloji yaratabilir. Devrimin ekonomik bacağını oluşturabilir. Kriptoparalar basit bir ekonomik mecra değişikliği değil; oysa dijital paralar öyle!
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 287 23.09.2021)

