Geçilmeyen Köprüler

Eksikliği hissedilen ekonomik kaynaklar gökten inse sorunlar çözülür müydü?

“Coğrafya kaderdir” lafı son dönemde yine popüler oldu. Genel görüşün aksine İbn-i Haldun, Mukaddime adlı eserinde bu ifadeyi kullanmamış ancak o sonuca götüren analizler yapmıştır. Bu tespiti kelimesi kelimesine ilk kimin kaleme aldığı da bilinmekte. Ahmet Hamdi Tanpınar! Yaşadığım Gibi adlı eserindeki “Savaş ve Barış Hakkında Düşünceler” adlı makalesinde Tanpınar şöyle yazıyor: “Coğrafya bir kaderdir. Bu demektir ki, bunun gereklerini kabul etmek, ona ayak uydurmak şartıyla onunla iyi kötü uzlaşılabilir. Fakat bu şartları büsbütün unutanlar için perişanlık mukadderdir”.

Türkiye’nin bilinen kaderi de bulunduğu coğrafyada kendisine yetecek yeraltı enerji kaynaklarına sahip olmamasıdır. Ülkemizde domatesin fiyatı da okul önlüğü de petrole endeksli. Sanki bu tek sorun çözülse her şey güllük gülistanlık olacakmış gibi! Bir başka örnek. Futbol maçları şifreli kanallardan yayınlanmaya başlamadan önce Türk futbolunun en büyük derdi maddi imkansızlıklardan kaynaklanan altyapı yetersizliği idi. Cine5, Tele10, Digiturk-LigTV-Bein gibi kurumlar, 1994-95 sezonundan beri futbol kulüplerine milyonlarca dolar kaynak aktarmakta. Sonuç ortada? Bir UEFA Şampiyonluğu, bir dünya üçüncülüğü. Sportif başarısızlık bir yana kulüplerin ekonomik durumu 1994 öncesinden çok daha kötü.

Sorunun çözülememe nedeni, kaynak akmaya başladığı halde yönetim anlayışında bir değişiklik olmaması. Gelen kaynağın çar-çur edilmesi ya da peşkeş çekilmesi. Yarın Türkiye coğrafyasının belli bir kısmında değil tamamında, hem de beş on metre kazılmak suretiyle petrol yatakları bulunsa Türkiye’nin ekonomik durumu sonraki on-yirmi-otuz yıl içinde bugünleri aratacak düzeye bile gerileyebilir. Ülke kaynaklarını yönetim anlayışı değişmediği sürece.

Benzer bir durum son kırk senedir bilişim dünyasında da gözlenmekte. Bilginin damla damla aktığı dönemler, internetin ışık hızında tüm dünyaya yayılmasıyla geride kaldı. Şimdi bilgi dev bir akarsu; çağlayarak gürül gürül akıyor. Peki bu durum insanların bilgisizliğini, cahilliğini alıp götürüyor mu? Hayır. Tam tersi. İnsanlık her zamankinden daha cahil. Benzer bir sebepten dolayı. O bilgi ile ne yapacağını, onu nasıl işleyeceğini, ondan nasıl istifade edeceğini bilmiyor. Ne bilmeyi-öğrenmeyi talep etti ne de kendisine yeterli bilme-öğrenme imkanları sunuldu.

Bu sadece Türkiye’nin derdi değil. Global bir sorun. KYK, açlıktan ölmemek için devletten para yardımı almak, dış göç akımı, kendi bildiğini doğru kabul edip “öteki”ne dünyayı dar etmek… Gönül isterdi ki Türkiye’yi ekonomik anlamda çoktan geride bırakmış olan diyarlar bilgi çağının bu sorunlarıyla uğraşırken, ülkemiz bu çağın nimetlerinden verimli bir şekilde istifade etsin, ülkenin refahını dengeli bir şekilde yükseltsin, aradaki farkı kapatsın!

Petrol yataklarımız olmayabilir. Ancak dijital petrol denilen “veri”yi “bilgi”yi işlemek için gerekli olan tek şey çağdaş-global manada rekabetçi bir eğitim programı. 21. Yüzyıl becerilerine sahip, ekonomik sorunlarla boğuşmak zorunda olmayan, topluma önderlik eden bir eğitim kadrosu. Potansiyel suçlu gözüyle bakılmayan, eleştirel düşünce dinamiği ile yetiştirilen bir gençlik! Çağdaş, ön yargılardan, gizli emellerden arındırılmış bir müfredat. (Ve bu programın sonucunda yetişecek gençlerin omuzlarında yükselen namuslu bir ekonomi). Onun yerine geçilmeyen köprülerimiz, inilmeyen havalimanlarımız, hasta kabul edemeyen doktorsuz dev hastane binalarımız var!

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 333 18.08.2022)

Popüler Etiketler