Halkı Kim Yanıltıyor?
Yeni medyaya kamusal refleks pire için yorgan yakmak şeklinde…
Sosyal medyayı ne yapmalı? İşimize geldiği sürece yalan-yanlış da olsa haber, bilgi, içerik yayınlamasında-yaymasında bir sorun yok. Ancak işimize gelmiyorsa yaydığı şey doğru dahi olsa engellenmeli. Gündemdeki yasa değişikliği en genel hatlarıyla bu anlama geliyor gibi.
Birbirine karıştırılan o nedenle de kamuoyunda şüphe ve endişe uyandıran temel husus neyin dezenformayon kategorisine gireceğinin nasıl tespit edileceği? Dezenformasyon, yani bilinçli olarak yalan-yanlış haber-bilgi yayma. Yasada bu husus “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ifadesiyle anılıyor.
Bu ifade irdelendiğinde bunun dezenformasyon mu yoksa mezenformasyon mu olduğu tam anlaşılmıyor. Yani halkı yanıltıcı bilgiyi yayan bunu “bilerek-bilinçli olarak” mı yapmış? Yalan-yanlış olduğunu bile bile… Öyleyse bunun adı dezenformasyon. Ancak bunu bilmeden yapmışsa, yaydığı şey hala yalan-yanlış dahi olsa buna mezenformasyon deniyor.
Kişinin yaydığı içeriğin yalan-yanlış olduğunu bilip-bilmediği nasıl anlaşılacak? Oldukça zor bir nokta. Diyelim ki üst düzey bir kamu yöneticisi bir gazeteciye bazı bilgiler sızdırdı. Gazeteci kumpasa getirilmekte olup olmadığını nasıl tespit edecek? Kendisine sızdırılan bilgi zaten ortalıkta bulunmayan bir şey. Yani bunu çapraz kontrol yapabileceği kaynaklar sınırlı. Eldeki açık bilgilerle edindiği o sızdırılmış bilgiyi yan yana getirerek mantık süzgecinden geçirip, çelişkili bir nokta tespit etmedi taktirde, doğru olduğuna kanaat getirebilir.
Ancak sızdırılan bilgi doğru bile olsa, çeşitli sebeplerle-yollarla bunun yanlış olduğu öne sürüldüğünde ne olacak? Gazeteci yanlış olduğunu bilmeden bir bilgi yaymış oldu; yani mezenformasyon. Ancak bu hala (ilgili medya vasıtasıyla) alenen yaptığı bir eylem olduğundan yukarıda anılan ifade kapsamında suç işlemiş duruma düşmüş olacak.
Dolayısıyla yasa değişikliğindeki tek bir husus bile konunun dezenformasyona karşı bir tedbir olarak değerlendirilmesinin ötesinde irdelenmesine neden oluyor. Sanki yasa koyucu, ortalıkta alenen dolaşmayan (özellikle kamu yönetimine yönelik) tam doğru bilgiye erişip de bunu halkla paylaşmaya kalkanları cezalandırmak istiyor. Bellidir ki yalan-yanlış bilgiyi bile bile yayanlar (dezenformasyon) cezalandırılmalıdır. Yalan mı doğru mu olduğunu bilmediği bir şeyi yaymadan önce (mezenformasyon) bunun çapraz kontrolünü yapması gerektiğinin de idrakine varmalıdır.
Peki bu bütün mahalleler için uygulanabilecek mi? Karşı mahalleden birisi için giysisi yasalara aykırı diyenler kendi mahallelerinde mevcut kılık kıyafet kanununa aykırı giyinenleri de uyarıyor mu? Hayır! Çünkü o giyim şekli, kendi ideolojisine-hayat görüşüne uygun düştüğü için, öyle giyinenleri değil, doğup büyüdüğü, yaşamakta olduğu ülkenin çağdaş yasalarını yanlış buluyor. Bu tür sübjektif değerlendirmeler ister istemez böyle yasalar gündeme geldiğinde sağduyusunu hala yitirmemiş kamuoyu nezdinde benzer şüphelerin oluşmasına neden oluyor.
Ülkemiz yeni medya, internet, sosyal medya gibi dijital alanla ilgili yasaların icraatında ilk günden beri dertli bir performans sergilemekte. Hatalı bir cümle, bir sayfa için tüm web sitesine (örneğin Vikipedi, Youtube) yıllarca yasak getirildiği unutulmadı. Yasa sadece o cümleyi, o sayfayı yasaklama imkanının var olduğunu ve bunun yapılabileceğini belirttiği halde. Tercihimiz ihtiyaten (ceza niteliğinde olacak uzunlukta ama “geçici”) topyekûn kapatmak yönünde oluyor. Yani kısaca dijital birkaç pire için tüm dijital yorganı yakmayı tercih ediyoruz.
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 324 09.06.2022)

