Kayıt Dışı Fenomen!

Yoksa geriye “okumak”tan başka bir seçenek kalmayacak mı?

Doktor ya da mühendis olma umudu ülkemizde ne zaman söndü? Aileler çocuklarının geleceğini temin etmede eğitimden ümitlerini ne zaman kesti? 80’lerde mi? 90’larda mı? Soruyu cevaplamak pek de kolay değil. Öncelikle objektif yaklaşmak ve herkesin doktor-mühendis olmasının mümkün olmadığından başlamak gerek. O nedenle “ormanda yol ikiye ayrılıyor”. Ya az seçilen yoldan gidip şansını deneyeceksin. Ya da daha pratik-pragmatik yaklaşıp şansını zorlamayacaksın!

Kendi kültürünü iyi analiz edip pragmatizmi geliştirmiş Anglo-Saksonlar bugün bile eğitimin en kritik parametre olmadığını yaptıkları akademik çalışmalarla öne sürebiliyor. Bir kişinin ekonomik olarak başarılı bir kariyer yapmasında aile faktörünün hala en baskın olduğunu tespit ederek. Bu aslında malumun (akademik) ilamıdır. İngiliz toplumu zaten öteden beri böyle ise yapılacak araştırmalar da böyle olduğunu teyit edecektir! “İşçisin sen, işçi kal!”

Pratik-pragmatik yaklaşmak neden hatalı? Çünkü kimse yaşı kemale erip de dünyanın hallerini öğrendikten sonra, örneğin ABD’de ya da Norveç’te değil de Bengladeş’te ya da Çad’da doğduğu için, “şansı zorlamaya gerek yok” diyerek yaşamına son vermiyor! Oysa pek çok ülke, vatandaşına özellikle ekonomik anlamda zorluklar çıkararak belki de en sağlam “kurtuluş umudu” olan eğitimden mahrum kalmaları için ellerinden geleni yapıyor.

Ülkemizde de 80’li yıllarda başlamadı mı topçu-popçu olma hayali? Madem üniversite eğitimi almak bu kadar zor, üniversiteye erişme imkanları denli sınırlı, ilk-orta-lise eğitim seviyesi bu kadar düşük o halde ne diye helak olunsun ki! Kısa yoldan ekonomik kurtuluş formülleri arandı ve erkekler için futbolcu olma, kızlar için şarkıcı-artist olma yolu yine ve yeniden en büyük umut olarak piyasaya sürüldü. Oysa şu detay her zaman gözden kaçtı-kaçırıldı. Sınava giren her yüz kişiden iki tanesi bir üniversiteye yerleşiyordu da topçu-popçu olmak için yola çıkan her yüz kişiden doksan sekiz tanesi mi “ekonomik refaha” ulaşabiliyordu? Hayır! Oran orada da iki idi. O yollardan geçip de başarılı olmuş o yüzde ikilik gruptakileri inceleyin bakalım; kaç tanesi çocuğunu kendi gittiği yoldan yürütmüş!

O nedenle konu eğitimin zorluğu ya da imkânların-seçeneklerin azlığı değil; insanımızın tembelliği idi. Bugün de öyle! Dünün topçu-popçu modası bugünün dijital-sosyal dünyasında yerini sosyal medya fenomeni olmaya bıraktı. Bugün eğitim imkanları kırk sene öncesine göre her ne kadar müthiş bir gelişme göstermiş olsa da tembellik yerini genişleterek varlığını sürdürüyor. Doktorlar şiddete maruz kalırken, ülkelerini terk etmek zorunda bırakılırken, sosyal medya fenomenleri kendi yedikleri kaba pisleyerek bu işi de seviyesizleştirmek için sanki el ele vermiş durumda.

Kısa yoldan ekonomik refaha ulaşmak için keşfedilen son kaynak olan sosyal medya fenomenliği kara para aklama iddialının gölgesinde etik açıdan ağır bir darbe alıyor. Artık biraz öne çıkan hiçbir fenomen işin doğasında yer alan dikkat-çekmek ile para kazandığına inandıramıyor kimseyi. Dubai’ye mi yoksa başka bir Orta Doğu ülkesine mi gitti de birileriyle perde arkasında kirli anlaşmalar yaptı diye dalga geçiliyor! Gençlerin son model ümitleri de kayıt dışı ekonominin kendini meşrulaştırma çabalarının kurbanı oluyor..

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 399 30.11.2023)

Popüler Etiketler