Kripto Madalyon

Bilgi toplumunda bireyin dijital madalyonun öteki yüzüne de bakma amacı nedir? Kendini geliştirmek mi, rakibini daha iyi tanımak mı?

 “Madalyonun öbür yüzü” metaforu dikey değil de yatay değerlendirilse ortaya farklı tablo çıkar mı? Post-truth ifadesiyle vaftiz edilen gerçek-ötesi (doğru-ötesi) olgusu bu iki “yüz” arasında gizli bir geçit işlevi mi görüyor? Madalyon dikey boyutta ele alındığında her iki yüz de erişilebilir konumdadır. Kişi bulunduğu noktayı (bakış açısını) değiştirirse diğer yüzü de görebilir. Böylece daha sağlıklı bir değerlendirme yapma imkanı elde eder. Kendi fikriyle ilgili.

Acaba dikey konumdaki madalyon yatay hale getirilirse bu meteforik tablo nasıl değişir? Madalyonun öbür yüzü görünmeyen bir yere (perde arkasına, yeraltına) geçmiş olur. İnsanlar madalyonun görünen yüzü üzerinde birbirleriyle fikir dalaşına girer. Bakış açılarını değiştirdiklerinde farklı gördükler şey kendi fikir ya da değerlendirmeleri olmaktan çıkar. Karşısındaki rakibi (rakip fikri) farklı açılardan ele almaya başlar. Bu zamanla kişiyi muhafazakarlaştırmaya başlar. Kendi fikri ile ilgili bir eksiklik, alternatif yoktur artık. Geriye rakibini alaşağı etmek için onun zayıf noktalarını bulmak kalır.

Demokrasi ya da ifade özgürlüğü gibi kavramlar tablonun bu hale getirilmesi için meze olarak kullanılıyor olabilir mi? Bugün bilimsel bir olguyu kanının son damlasına kadar savunan bilimerleri farkında olmadan onun “seyreltilmiş” hali olan teknoloji ile “kaypak” pazarlama olgularını da savunur hale mi geliyor? Belki de naifçe şöyle düşünüyorlar: Teknoloji bilimin dikte ettiği kriterlere göre üretilir. Pazarlama bu iki ağababanın çizdiği yoldan sapamaz. Oysa öyle değil. Artık. Giderek daha çok; “artık”.

İlim suyun insan sağlığı üzerindeki kritik önemini ispat etmiş olabilir. Teknoloji ile dünyanın en uzak-bakir köşelerindeki en tatlı-sağlıklı sular tespit edilip, insanların sağlıklı tüketimine sunulabilir. Pazarlama ile bu sular evlerimize girebilir. Sonra madalyonun öteki yüzünü yeraltına çekmiş olanlar gelir. Pek de tatlı olmayan suları da bu sürece dahil etmeye başlar. Kontrol süreçlerinden geçerken ürünlerinin kılık-kıyafetini değiştirir, sağlıklı olduklarını ispat eder. Ancak üretimin büyük bir kısmında kalitesizlik yer alır. İnsanların gözünü boyamak için her türlü pazarlama-reklam vb yollarına başvurup, zihinlerde bir güven olgusu yaratır. Onu değil, bunu tüket!

Kimileri(?) de çıkıp “Su içmeyin!” demeye başlar. Belki de bir çıkarı vardır öyle demek için. Bu durumda bilimerleri neyi savunacaklarını şaşırır. Yahu derler su bu ya su. Su nasıl zararlı olabilir? Oysa ortalama eğitim düzeyinin yerlerde süründüğü diyarlarda kimse onların sözüne önem vermez. Çünkü ortalama insanın zihnine şu rahatlatıcı fikir şırınga edilmiştir. Bugüne dek eğitimli olmadığın için aşağılandın, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördün ya işte onun nedeni bu okumuşlar. Onlar aslında senin hakkını gasp ederek okudular. Sen cahil kaldıysan onlar yüzünden kaldın. Ne güzel değil mi? Hiç çalışma, didinme, uğraşma. Ama cahilliğinin temelini bunda arama. Seninle yolları kesişmemiş insanların başarısını suçla. Bilimerleri savundukları şeyin “bilimsel bilgi” olduğu, onun “suistimal edilmiş uygulamaları” olmadığı mesajını iyi vermeli. Diğer kanaat önderleri de madalyonun yatay-dikey değişiminin sonuçlarını bilimerleri dahil herkese iyi açıklamayabilmeli. “Komplo teorisyeni” damgası yemeden!

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 197– 03.01.2020)

Popüler Etiketler