“Like, Amin Demektir”
“Ağ üzerindeki enformasyona karar veren kişi egemendir”
Byung-Chul Han’ın her kitabı Muhammed Ali’nin demir yumruğu gibi. Okur bir an normal, bir sonraki anda ise kendini bayılmış da ayılırken buluyor. Han’ın ustalığı ise bunu yüz sayfayı bile tutmayan risale kıvamındaki metinleriyle yapması. Geçen Ekim ayında Ketebe Yayınları’ndan çıkan Enfokrasi adlı kitabı da dijitalleşme çerçevesinde demokrasinin nasıl bir dönüşüme tabi tutulduğunu irdeliyor. Ya da iğdiş edildiğini mi demeli?
Gerçi Aristoteles’e göre demokrasinin kendisi de aristokrasinin iğdiş edilmiş hali değil miydi? Akla Baudrillard’ı getiriyor. Kapitalist toplum bir simülasyonsa, elektronikleşme-dijitalleşme olsa olsa simülasyonun simülasyonu olabilir! Buna belki de “başlangıç noktası sendromu” demek gerek. Şeyleri açıklamaya başlarken kim zamandaki hangi noktayı başlangıç olarak kabul ediyor? Y ve Z kuşağı belki de değil Aristoteles ya da Baudrillard, webin ilk zamanlarını başlangıç kabul ederek şeyleri kategorize edecek! Onlar için hakikat belki de MSN’li zamanlardı. Sonra sosyal medya çıktı ve birinci simülasyon başladı. Şimdi de metaverse! İkinci simülasyon!
Han için enformasyon tabanlı dijitalleşme yeni bir tahakküm biçimidir. Han daha ilk cümlesinde bunu “enformasyon rejimi” olarak adlandırıp tanımını yapar: “Algoritmalar ve yapay zekâ kullanılarak enformasyonun ve [onun] işlenmesinin toplumsal, ekonomik ve politik süreçler üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olduğu tahakküm biçime enformasyon rejimi diyoruz” (s.7).
Han her kitabında konuyla ilgili aydınlanmacı, modernist düşünürlerin eserleri ile kıyaslama yaparak ilerler. Onlar kimi zaman Han’ın öne sürdüğü tezleri desteklemek üzere resme dahil edilirler. Kimi zaman da yetersiz kaldıklarının tespiti için! Enfokrasi’de de Han Michel Faucault’un Hapishanenin Doğuşu kitabında ele aldığı panoptikon kavramının bir anlamda “dijital dönüşümü”nü irdeler. Bunun için şeffaflık kavramına başvurur. Modernist-liberal “disiplin toplumu”nda otorite kendisini göstermekteyken, şeffaflaşmış enformasyon toplumunda tahakküme maruz kalanlar kendilerini göstermeye zorlanmaktadır. Sosyal medya bireyin her gün kendisi hakkında yeni enformasyon ürettiği; aynı zamanda paradoksal şekilde kendini tükettiği bir mecradır. “İnsanlar enformasyonun esiridir (…) Dijital hapishane şeffaftır” (s.11). “Like, herhangi bir devrim düşüncesini ortadan kaldırır” (s.12). “Sosyal medya bir kilise gibidir. Like âmin demektir. Paylaşmak birliktir. Tüketmek kurtuluştur” (s.13). “Enformasyon rejiminde özgür olmak; eylemde bulunmak değil, tıklamak, beğenmek ve paylaşmak anlamına gelir” (s.13).
Madem egemenlik konuşuluyor, Han sözü Carl Schmitt’e de getirir. Onun iki dünya savaşı sonrasıyla ilgili yaptığı yorumlara, görseydi dijital enformasyon çağı için de şöyle derdi diyerek üçüncü bir yorum ekler. Schmitt’in yorumları şöyledir: “Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra şöyle dedim: Olağanüstü hale karar veren kişi egemendir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, ölüme yakınken, şimdi şöyle diyorum: Uzaydaki dalgaların kullanımına karar veren kişi egemendir.” (s.15). Han ise onun konuşmasını şöyle sürdürür: “Ağ üzerindeki enformasyona karar veren kişi egemendir” (s.16).
64 yaşındaki Han G. Kore doğumlu. 21 yaşından beri Almanya’da yaşıyor. Şeylere sanayi toplumu paradigmasından yaklaşıyor. Eleştirisini de aynı paradigmayı baz alarak yaptığından, son kertede “olumsuzlukları tespit”ten öteye geçmiyor. Devrimden söz etmeyi arzu ettiğini ima ediyor ama pratikte yaptığı mevcut yolda devam edilirken dikkat edilecek hususları gösterme seviyesinde kalıyor!
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 361 02.03.2023)