Nükleer Parfüm

Internet “Tekrarlanan yalan gerçeğe dönüşür” lafı ile Goebbels adını yanyana getirerek lafın doğruluğunu kendisine ispat ettiriyor gibi.

“Tekrarlanan yalan gerçeğe dönüşür” sözü Nazi Almanyası’nın propaganda bakanı Goebbels’e atfedilir. Elde güvenilir bir referans olmadığından bu atıf kesinlik kazanmamıştır. Ancak güçlü bir başka kaynak var. Hitler’in “Kavgam” adlı kitabı. Oradaki (bir propaganda aracı olarak) “büyük yalan” kavramı: Bir yalan ne kadar büyük-görkemli hale getirilirse insanlar şu türden bir değerlendirme yapar: “Bir kişi gerçeği bu kadar da rezil bir şekilde çarpıtma küstahlığında bulunmaya cesaret edemez!” O halde yalan olamaz! (Sizin de aklınıza Şener Şen’in efsane sahnesi geldi mi? “Yaz kızım! 200 torba çimento…”)

Soğuk savaş döneminden iki örnek: 1969’da ABD aya insan indirdi mi? Ozon tabakasının incelmesi-delinmesinin nedeni parfümler mi? Ozon tabakasının delinme sebebi olarak soğuk savaş döneminde Pasifik Okyanusu’nda, en yakın yerleşim bölgelerinden kilometrelerce uzakta yapılan nükleer bomba patlatma denemelerini göstermek için pahalı araştırmalar yapmak gerek. Bunun için kaynak bulamayacak bir araştırmacı/bilim insanı her ne kadar böyle bir tezi öne sürse de bunu bilimsel olarak ispatlayamayacağını kısa sürede öğrenir ve yüzünü başka bir araştırmaya çevirir. Elde bilimsel araştırma-veri olmadığı için de bu tezin doğruluğu ispat edilemez!

Peki parfümün hiç mi suçu yok? Var elbette. Çünkü köküne gidildiğinde ozonu yıpratan şeyin halojen grubundan bazı gazlar olduğu bilinmektedir. Flor, klor gibi. Parfümlerde de kullanılan bir madde. Nükleer bomba atıldığında da ortaya çıkan bir madde. Peki delinmenin sebebinin yüzde 95 nükleer bomba, yüzde 5 parfüm olduğu bir gerçekse ama medyayı on yıllardır yüzde beşin propagandası kaplıyorsa konuyu izleyen insanların zihninde nasıl bir tablo oluşacaktır? Parfüm yüzde 95 nükleer bomba yüzde 5 gibi mesela – belki bu yazıyı okuyan pek çok kişi sadece ozon tabakası-nükleer bomba ilişkisini değil, II. Dünya Savaşı’ndan sonra 1980’lere dek Pasifik’te ardı ardına nükleer bombaların patlatıldığını bile ilk defa öğreniyordur!

Böylece parfüm ozon tabakasını yıpratıyor-deliyor diyen hiç kimse “yalancı” durumuna düşmez! (Belki de gerçeğin yüzde 95’ini oluşturan) Nükleer bomba-ozon tabakası ilişkisi ise güvenilir bir araştırma olmadığı (yapılmadığı-yapılamadığı-yaptırılmadığı) için “maalesef” dikkate alınmaz. Sanki bir güzellik yarışması yapılıyor da birinci gelmesi istenen adaydan daha güzel kişilerin yarışmaya katılması perde arkasından engelleniyor gibi!

O halde temel soru yüzünü göstersin! Post-truth (gerçek-ötesi, doğru-ötesi) kavramı hep mi vardı? Yoksa söylendiği gibi sosyal medya ile gelen son üç-beş senenin modası mı? Soruyu belki de şöyle yeniden-dillendirmeli: Şu an yakınılan şey post-truth mu yoksa onun herkesin erişebileceği noktaya “düşmüş” olması mı?

Internet “Tekrarlanan yalan gerçeğe dönüşür” lafı ile Goebbels adını yanyana getirerek lafın doğruluğunu kendisine ispat ettiriyor gibi. Bu lafın Goebbels tarafından söylenmiş olması bugün belki de “gerçeğe dönüşmüş bir yalan”dır! Belki de Goebbels öyle bir laf etmemiştir. Büyük yalan insanda nasıl da bir akıl tutulması yaratıyor ama! İşte “akıl edilmeyen” bazı kum taneleri; “gerçeğin çölü”nden: Parfümü insanlar kullanıyor. İnsanların yüzde doksanı kuzey yarıkürede yaşıyor. Nükleer bombalar güney yarıkürede patlatıldı. Ozon tabakası güney kutbu açıklarında delindi.

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 238 16.10.2020)

Popüler Etiketler