Ölü Internet Teorisi
Post-truth’tan kurtulmanın post-truth bir çözümü bulunmuş. Adeta suçunu itiraf!
İnsan müdahalesi olmadan internete erişebilen cihazların (nesnelerin interneti, IoT) internete erişen insanların sayısını geçmiş olması artık bayat bir haber. Ancak insanın internet ile ilgili ikinci bir mağlubiyetinden daha bahsediliyor. Bu taze! Buna göre şu an internette içerik trafiği yaratmada (yeni içerik ekleyen, mevcut içerikler hakkında LIKE, gülücük, kalp vb. yorum yapan) yapay zekâ tabanlı yazılımlar (“bot”) insanları geçmiş durumda. Hatta bunun uzun bir zamandır, 2017 yılının başından beri böyle olduğunu iddia edenler var.
Peki neden? Cevap basit: İnsan kullanıcıları manipüle etmek için! Reklamcılıkta yeni zirve! İnsanlar film seyreder gibi gözlerinin önünden akıp giden içeriği seyretsinler. Ki etkilenip bir şeyler satın alsınlar. Ve tüm bu sürecin temel yönlendirici olan o içerik, hakiki-samimi insan ürünü olmasın. Yapay olsun! Ama insanlar bunu bilmesin!
Bellidir ki internetteki içerin bir kısmı gerçekten de bu tür yapay zekâ botlar tarafından üretilmekte. Ancak internetteki global içeriğin büyük bir çoğunluğunun bu şekilde üretilir hale geldiğini savunmak abartı. Tıpkı 5G teknolojisinin de benzer şekilde abartılarak canlılara zarar vereceğini savunmak gibi. Elektronik cihazlar, yapısı gereği, radyasyon yayarlar ve radyasyon canlı organizmalar için zararlıdır. Ancak bir masa lambasının yaydığı radyasyon ile bir nükleer santralindeki sızıntının yaydığı radyasyon aynı etkiye sahip değildir.
Ölü internet teorisinde de benzer bir post-truth (gerçek-ötesi, doğru-ötesi) abartı var. Trol adı verilen belli sosyal medya hesapları bütünüyle bir yapay zekâ kontrolünde çalışıyor olabilir. Yani o hesaplardan gönderilen mesajların tamamı “yapay” olabilir. Ancak bu durum sosyal medyanın büyük çoğunluğunun bu şekilde trol (bot) yapay hesapların oluşturduğu yapay içerikten oluştuğu anlamına gelmez.
Bir de madalyonun öteki yüzüne bakalım. Ölü internet teorisini öne sürenlerin işaret ettiği dönem (2016 sonu, 2017 başı) dijital dünyada tam da “post-truth”un popülaritesinin arttığı dönemdir. Öyle ki 2017 başında Oxford Üniversitesi Yayınları, yıllık verileri inceleyerek 2016 için “post-truth” ifadesini yılın kelimesi seçmişti.
Buradan kurnazca bir sonuç üretilebilir. Bütün o post-truth dönemi, yani bireylerin kendi bildiği-inandığı şeyi mutlak doğru kabul ederek dünyaya yaklaşma halini ve bu ruh haliyle ürettikleri o içeriği, “aslında insan değil yapay zekâ yaptı” kurnazlığı. İnsanlar her zaman sağduyulu idi. Yalanı, kendi çıkarlarına hizmet ediyor diye, doğru olarak asla savunmadı. Ne fiziksel dünyada ne de dijital. Kurnazlığı.
Tamam bütün o cahillerin yaptığı şeyleri sineye çekelim. Ama ne için? Önce bir sor ne için? Şunun için: Bu sayede (suçu yapaylara yıkarak) genelde insanlığın onurunu kurtarmış olacağız! İnsanın böyle bir akıl tutulması yaşamış-yaşıyor olması mümkün olamaz. İşte ortaya çıktı ki bunu yapanlar insanlar değil, makinelermiş. Yazılımlarmış. Yapaylarmış. Küçükken de zaten yatağı biz değil “bot”lar ıslatır suçu bize atardı! İlginç olan şu: Günümüzün en büyük dijital derdine (post-truth) karşılık kendisi de post-truth bir çözüm üretmek (yapaylar yaptı) zaten bir tür suçunu itiraf etmek değil midir? Madem post-truth yapayların, sen nereden biliyorsun?
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 286 16.09.2021)

