Örnek Olmak

“Gerçekten başka adalet yoktur” mu “Gerçek diye bir şey yoktur, onlar yorumdur!” mu?

Fransa’da on sene kültür bakanlığı da yapmış olan yazar, tarihçi Andre Malraux’nun tespiti şöyle: “Gerçekten başka adalet yoktur”. Peki Malraux doğmadan bir sene önce ölmüş, Alman komşusu Nietzsche’nin tespiti neydi? Nietzsche şöyle diyordu: “Gerçek diye bir şey yoktur, onlar yorumdur!”

Bu iki tespit dikkate alınırsa adalet ile ilgili iki olasılık üretmek mümkün. Birincisi daha katı. Almanya’nın kara ormanlarından esen sert bir rüzgâr: Adalet yoktur! İkincisi oksitanya kokularıyla havayı yumuşatıyor: Gerçek aşındırılmazsa adalet de mümkündür.

19 ve 20. yüzyılın dijitalden, internetten uzak zamanlarındaki bu tespitler günümüzün oynak, hafiften öte meşrep sosyal medyası dikkate alındığında ne kadar geçerli? Dün Nietzsche’nin sözüne şüpheyle yaklaşanlar, bugün sosyal medyanın gerçek üzerinde açmış olduğu tahribata bakıp fikirlerini değiştirecek mi? Yoksa sosyal medya yaşamını “yapay” ya da “gerçek dışı” kabul edip, o deneyimi dikkate almayı reddetmeyi mi tercih edecekler?

Öyle ise şu da sorulabilir: Sosyal medyada (örneğin) dünyanın düz olduğuna inananların fiziksel dünyadaki (başka konular hakkındaki) bakış açılarında da gerçekten benzer sapmaları görmek şaşırtıcı mı olurdu? Yoksa bu kafa yapısındaki kişiler için ister fiziksel gerçeklik ister sanal gerçeklik fark etmez; yorumları neyse gerçekleri de odur demek doğru bir tespit olmaz mıydı?

Ülkemizde de örneğin halkın günlük yaşamını etkileyen pek çok şeyin baş sorumlusu olarak iktidarı değil de muhalefetteki partileri ve dış güçleri gören, bunu gerçek olarak belleyen bireyler gerçeği işlerine öyle geldiği için eğip bükmüş olmuyorlar mı? Umutsuz Nietzsche için bu şaşırtıcı değil; hayatın gerçeği bu. Malraux ise sanırım şöyle derdi: “O zaman siz adaleti de eğip büküyorsunuzdur!”

Adalet bir açıdan ölümle benzer özelliğe sahip. Malum pek çok kişi ölümü başkasının kaderi olarak görmeyi tercih eder; kendisini ölümle yan yana düşünmez! Adalet(sizlik) söz konusu olduğunda da benzer bir yaklaşım göze çarpıyor. Adaletsizlik kendi kapısını çalmadığı sürece başkasının derdi.

Belki de bundan olacak, kendi gerçeğine sıkı sıkı sarılmayı tercih edenler herkese aynı mesafede duran, objektifliğini kaybetmeyen bir adalet (dolayısıyla da gerçeklik) sistemini korumak yerine başka bir yolu tercih ediyorlar: Adaletsizliğe yakalanmamak! Bunun için de gerekirse başkalarına adaletsizlik yapmaktan da geri kalmamak! Bunlar çok derin mevzular değil: Herkes sıkışık trafikte dur-kalk ilerlerken sivil plakalı bir araç tehlike şeridinden gidiyorsa yaptığı şey benzer bir adaletsizlik. Benzer bir gerçeği eğip bükme eylemi!

Gerçeğin eğilip bükülmesi, herkesin kendi gerçeğini inşa etmeye çalışması, bununla da kalmayıp kendi gerçeğini başkalarına empoze etmesi, dezenformasyonu, kara propagandayı kullanması kanun ile yönetmelik ile ortadan kaldırılabilecek ya da asgariye indirilebilecek şeyler değil. Bunun çok daha basit bir yolu var: Örnek olmak! Çocuğunuzun sigara içmesini istemiyorsanız, siz de içmeyin! Kırmızı ışıkta kimsenin geçmemesini istiyorsanız, siz de geçmeyin! Adaletsizliğe uğramamak istiyorsanız adaletsiz davranmayın! Ama tüm bunları hayatınızın sonuna dek istisnasız yapın! Çünkü insan olmak bunu gerektirir.

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 326 23.06.2022)

Popüler Etiketler