Pet Robot

Madem beceremiyoruz; bırakalım!

Teknoloji giderek daha çok insanı esir alıyor. Japonların ilk bakışta itici gelen yeni bir toplum modeli önerisi-stratejisi var: Toplum 5.0 ya da ‘akıllı toplum’. Diğer pek çok ülke zaman içinde belki de farkında olmadan bu stratejinin önerdiği topluma doğru evrilecek. Tıpkı bir önceki Toplum 4.0 modelinde olduğu gibi.

Pek bilinmediği üzere, sanayi sonrası toplum modeli (önerisi-stratejisi) olarak Japonya 1980’lerde ‘bilgi toplumu’nu gündeme getiren ilk ülke olmuştu. Bilgi toplumu yaklaşımı dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri-toplumları tarafından giderek de facto bir model olarak benimsendi. Ancak iki şeyden ödün verilmedi: Sanayi Toplumu refleksi terk edilmedi ve ‘bilgi toplumu’, Japonların önerdiği üzere Toplum 4.0 olarak kabul edilmek yerine Sanayi 3 olarak kayıtlara geçirildi. Yani sonsuza dek sürecek (!) sanayi toplumunun üçüncü evresi. Öyle mi böyle mi olduğu ayrı bir tartışma konusu. Sanayi toplumu yıkıldığı zaman herkesin haberi olacak zaten! Ödün verilmeyen ikinci husus ise Sanayi 3, Toplum 4 doğru sıfat bir yana ‘bilgi toplumu’nun Japonya’dan çıkma olduğunun görmezden gelinmesiydi. Kimbilir Japonya II. Dünya Savaşı’nın kazananlarından olsaydı belki de şansı daha yüksek olurdu.

Japonya öncü (ya da fedai) rolünü oynamaya devam ediyor. Toplum 5.0’ı da yine onlar gündeme getirdi. Dünyaya uzaktan yeni bir stratejik bakış açısı sunuyor. Akıllı Toplum adı verilen bu yeni toplum modelinin özünde yatan şey aslında insanın makineye karşı mağlubiyetinin tescili niteliğinde. İnsanların dur durak bilmeden gelişme gösteren ileri teknolojileri kullanabilmesini sağlayacak yeni becerileri elde etmesi giderek imkansızlaşıyor. O halde insanlara neden bu kadar yüklenilsin ki? Hele bir de yaşlı nüfusu olan ülkelerde? Onun yerine bu yeni teknolojilerle çalışan nesneler-cihazlar yeterince akıllı olsun ve insanların dijital pet hayvancıkları gibi onların hayatını kolaylaştırsın.

Bir sonraki akıllı telefon ya da tablet, bir insanın göz hareketlerinden verdiği emirlerini anlasın ve ilgili aksiyonu alsın. Pazar alışverişinden faturaların ödenmesine kadar her şeyi bu akıllı nesneler yapsın. Hatta bununla da kalmasın. Evde yemeği yapan, düzenli alınan ilaçların birbirine karıştırılmadan ve tam da zamanı geldiğinde alınmasını sağlayan pet robotlar olsun. Televizyonun kumandasını kullanmayı da bilsinler, sabah yatak toplamasını da iki lafın belini kırmasını da.

Bu stratejinin itici gelmesinin gerisinde yatan şey belli ki insana ait bazı imtiyazların elinden alınacak olması. İnsan yaşlandıkça, sadece çevresine değil kendisine karşı da önüne geçilmez bir direnmenin içine giriyor. Tıpkı çocukken ebeveynine gösterdiği direncin bir benzeri: Kendim yapabilirim! Değil işte. Yapamıyoruz. Hem bunu tespit eden sadece Japonlar da değil. Çevrenize bir bakın. İnsanın neleri yapamaz hale geldiğini gördüğünüzde şaşıracaksınız. İşte bazı örnekler:

Bir mağazaya gelen müşteriye talep ettiği giysiyi bulmayı beceremiyoruz. Kahve alırken müşteriyi bekletmeden hizmet etmeyi beceremiyoruz. Kırmızı ışıkta durmayı beceremiyoruz. Ülke yönetmeyi beceremiyoruz. Kaldırım taşı döşemeyi beceremiyoruz. Otobüslerin GPS sisteminin çalışmasını beceremiyoruz. Vapurun iskeleye şiddetle çarpmadan yanaşmasını beceremiyoruz. Enflasyonu düşürmeyi beceremiyoruz. Rakibin canını acıtmadan ikili mücadeleye girmeyi beceremiyoruz: Madem beceremiyoruz, bırakalım!

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 314 31.03.2022)

Popüler Etiketler