Rastgelelik ve Postmodern Borsa
Herkes mükemmel sebep-sonuç analizleri yaparken rastgelelik kaosu oyunu değiştirebilir.
Geçen hafta HBT’nin iki ayrı sayfasında yer alan iki ödül haberi aynı konuya işaret ediyordu: Rastgelelik, rastlantısallık. Pre-Sokratik dönem doğa filozoflarının beslendiği kaynağı yeniden gündeme getiren Heiddegger gibi, determinist Aydınlanmacı zihniyet öncesinin kaynakları da yeniden mi irdelenecek? Belki de eldeki gelişmiş araçlar, eski defterlerden yeni güçler üretmeyi sağlar!
İlk haber bu yıl Abel Ödülü’nü kazanan Michel Talagrand ile ilgiliydi. Norveç kökenli Abel Ödülü Talagrand’a rastlantısallık üzerine yaptığı çalışmalar nedeniyle verilmiş. Aynı ödülü üç sene önce onurlandırmış olan Avi Widgerson ise bu yıl Turing Ödülü’ne layık görülmüş. Onun çalışmalarının odağında ise hesaplamalarda rastgeleliğin rolü-önemi var!
Teorik matematik açısından bakıldığında bunlar hoş buluşlar olarak değerlendirilebilir. Ancak pratik uygulama alanları düşünüldüğünde bünyelerinde müthiş bir potansiyel taşıyorlar. Bunun için güncel ve geleceğe dair iki önemli olguyu anımsatmak gerek. Birincisi global borsalarda gerçekleşmekte olan alım-satım emirlerinin çoğunluğunun artık insan müdahalesi olmadan, algoritmalar-yazılımlar marifetiyle gerçekleştiriliyor olması. İkincisi de hesaplama hızına geometrik artış getirme gizilgücüne sahip kuantum tabanlı cihazların geleceğin kişisel bilgisayarı olma imkânı.
Borsalardaki, para piyasalarındaki işlemlerin çoğunun algoritmik-deterministik düşünen yazılım-botları tarafından gerçekleştirilmesi daha verimli ama yeni bir paradigmaya göre inşa edilmiş olası modelleri daha çekici hale getirmekte. Rastgeleliği, kaosu belli bir düzene göre formüle etme ve bunu pratik süreçlere koşturma bu açıdan çok önemli! Zaten Antik Yunan’dan beri düzen kaosun dönüşmesi sonucu ortaya çıkmıyor mu? Öyle bir döngü ki her düzen katmanı geride bıraktığı kaosun paradigmasına göre “düzen” iken, bir sonraki düzen katmanı açısından bir kaos! Böylece kaos-düzen-kaos döngüsü sonsuza dek devinmekte. Bu devinim de hareketi, eylemeyi, ilerlemeyi, aydınlanmayı sağlamakta. Kaostaki düzen, düzendeki kaos. Yin-Yang!
Avam kamarasının bir kısım üyesi ellerinde cep telefonları borsadan, halka arzlardan üç-beş lot hisse alarak bir üst seviyeye terfi ederken, yıllardır teknik analizler yaparak al-sat yapanlar kendi algoritmalarını geliştirip onların performansını seyrederken, lordlar kamarasının seçkinleri ne yapacak? Zaten piramidin tepesindeler! Bir kısmı mevcut paradigma ile mevcut konumlarını korumaya çalışacak. Yenilikçi bir kısmı ise yeni paradigmaların peşine düşecek!
Örneğin rastlantısallık “kaos”u “hesaplama düzeni”ne dönüştürülebilir mi? Kuantum fiziğindeki kararsızlığın kontrol altına alınıp bilişim gücü olarak kullanılabilmesi gibi! Buna para piyasalarının, borsaların post-modernleşmesi denilebilir mi? Her şey tam da öngörüldüğü gibi devinirken, beklenmedik bir hareket, global bir dalgalanma, inanılmaz iniş-çıkışlar. Gün sonunda birilerinin ortada hiçbir rasyonel sebep yokken müthiş paralar kazanması, başka birilerinin ise daha ne olduğunu anlamadan tüm birikimini kaybetmesi. Kimi zaman tek bir zar atışıyla!
Bellidir ki global para piyasaları “stabil” olduğu için bu denli yüksek hacme sahip. Aşırı kırılgan piyasayı kimse sevmez! İşte son örneği kripto-paralar! Sabit getirili enstrümanlar yılda yüzde üç-beş kazandırırken bir günde on misli, yüz misli kazanmayı kim istemez? Önemli olan bunu kitleleri ürkütmeden yapmak! Bu durumda matematikçilerin yukarıdaki türden paradigmatik sıçrayışlarına benzer buluşların sosyal bilimlerde de yapılması gerek. Ki birey de toplum da her şeyini kaybettikten sonra bile isyan etmesin!
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 421 09.05.2024)