Reklam 2.0

Internette reklamın formülü: Hikaye devri bitti; başlığını ver, yeter!

Bizim tarafta “tüfek icat oldu, mertlik bozuldu” diye bilinir. Öte tarafta “video killed radio star” olarak. Bir başka deyişle “teknoloji özünde yıkıcıdır”. Yenisi eskisini ortadan kaldırır. Paradigma değişir. Üstte kalan şen alta düşer; üzülür. Alttaki yerinen üste çıkar sevinir!

Edison film kayıt cihazlarını ben icat ettim diye sinemacılardan çekecekleri her film için telif talep eder. Ondan bıkan sinemacılar, sinema sanayini (Hollywood) gidip başka bir eyaletin (Kaliforniya) bir şehrinde (Los Angeler) kurarlar. Kaset çıkar plakçılar isyan eder. CD çıkar kasetçiler. Internetten müzik yayını (stream) başlayınca, hepsi toplanıp Apple’a isyan eder!

Tek kanallı televizyon zamanında reklamlar bir program bittikten sonra devreye girerdi. Örneğin iki saatlik bir film bitmeden reklam gösterilmezdi. Şimdiki şifreli kanallar bile program sırasında (örneğin canlı futbol maçı yayını) ekranın altına reklam bandı yerleştirmekten geri kalmıyor.

Sonra korsan-morsan özel televizyonlar yayına başladı; reklamlar hayatımızın ortasına kamp kurdu. Internetteki video klip formatındaki yayınlar ise reklam olgusunu yeni bir boyuta taşıyor. Özellikle de kendisini üç kuruş kazanacağım diye otomatik reklam algoritmalarına teslim etmiş ana-akım (gazete, dergi) medya kanallarının siteleri.

Otuz saniyelik bir video klip formatındaki son dakika habere erişmek için on saniyelik reklama tahammül etme zorunluluğu. Bu acımasızlığı televizyon bile yapmadı bugüne kadar. Bir televizyon kanalı saat 20.00’de bir programın başlayacağını anons etmişse, saat tam 20.00’de o program başlar. Bir önceki program beş on dakika önce bitirilir ki reklam kuşağı aradaki o zamana sığdırılsın. Saat 20.00’da reklamlar başlamaz! Program başladıktan belli bir süre sonra reklam kuşağı devreye girer. Eğer program bir film ya da dizi ise en can alıcı noktada reklama gidilir. Örneğin kırk beş dakikalık bir izlemeden sonra on dakika reklam! Eh makul kabul edilebilecek oran.

Peki otuz saniyelik bir haber videosu izlemeden önce on saniye reklam izlemeye mahkûm edilmek ne oluyor? Denilebilir ki on saniyeden ne çıkar? Ancak bu durum her video içeriğinde tekrar ediyor. Bir saatlik bir deneyimin neredeyse yirmi dakikası reklam izlemekle geçiyor.

Öte yandan “streaming” modelinde çalışan internet televizyon siteleri abonelik bazlı gelir modeli arasında takılıp kalmış durumda. Ana akım medya dünyasından gelen paradigmalarını terk etmedikleri için kaliteli dizi-film imkanları ne yazık ki internet televizyon sitelerinde kendisine yer bulamıyor. Onca maliyetin altından kalkamıyorlar. Yılların sanatçıları, sinemacıları bir kenarda bekliyor! O arada reytingden sözüm ona en yüksek pay alan kanallar insanı aptal yerine koyan senaryolarla tüm ekranları işgal edebiliyorlar!

Yola üç temel olguya yeni bir açılım getirerek çıkmak gerek! Birincisi ücretli aboneliği kaldır. İkincisi televizyondaki on-on beş saniyelik reklamı internette bir en çok iki saniye görünecek formata dönüştür. Direkt mesajı ver, geç! Hikâye bitti; başlığı yeter! Üçüncüsü de programlar kopyalanıp korsan sitelere düşecek diye tedbir alma. Premiyerini yaptıktan sonra kendi sitende ücretsiz yayınlamaya devam et. Araya alacağın kimseyi rahatsız etmeyecek şip-şap reklamlarla Gülse Birsel’e yepyeni bir dizi yaptırabilirsin!

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 381 27.07.2023)

Popüler Etiketler