Tersine Tekillik

Makine mi insanın içine girsin; insan mı makinenin?

Kendisi kitabından önce çıkacak gibi. Ray Kurzweil tekillik (singularity) konusunda önde gelen isimlerden. Tekillik Yakın (Singularity is Near) kitabı 2005’te çıkmıştı (Türkçesi için bakınız Alfa Yayınları, “İnsanlık 2.0”). Son birkaç yıldır Kurzweil’in konu hakkında yeni bir kitap çıkaracağı biliniyor. Kitabın çıkış tarihinin sürekli ertelendiği de.

“Tekillik Daha da Yakın” (Singularity is Nearer) adını taşıması beklenen kitabın gecikmesi meraklılarının sosyal medya şu tür espriler yapmasına neden oldu: ‘Tekillik “Tekillik Daha da Yakın”dan daha da yakın’! Yani tekilliğin kendisine kitaptan önce ulaşılacak gibi.

Kurzweil yakın zamanda katıldığı bir söyleşide insanlığın tekilliğe 2029’da ulaşacağını söyledi. Aslında bu onun yeni bir tahmini değil. Ta 1999’da tekillik 30 sene içinde idrak edilecek demişliği var. Hatta Stanford Üniversitesi yüzlerce uzmanı bir araya getirip bu uzgörüyü değerlendiren sempozyum bile düzenlemiş. Sonuçta uzmanlar 2029’un son iyimser bir tahmin olduğunu, o manada tekilliğe ancak yüz sene sonra ulaşılabileceğini öngörmüş. 2024 yılında ise Kurzweil’in 2029 uzgörüsü ne hayalci ne de gerçekçi olarak değerlendiriliyor. Daha ziyade muhafazakâr bir tahmin olduğu söyleniyor. Gerçekçi tahminler ise gelecek bir iki sene!

İnsanlık tekilliğe ulaşınca ne olacak? Tekillik kapitalist sanayi toplumu paradigmasıyla teknoloji-insan (vücudu) ikiliğini ortadan kaldırmaya odaklanmış bir bakış açısı. Teknoloji öyle ilerleyecek ki zekâ açısından insan seviyesine çıkacak. Ancak bu özellikle insan vücudunun kırılganlığını ortadan kaldırmak, onun daha dayanıklı hale gelmesini sağlamak için kullanılacak. Tüm o anti-aging çalışmaları tekilliğin ilksel adımları olarak da değerlendirilebilir.

Kurzweil, 2029’dan sonra artık insanların her takvim günü, bir gün daha yaşlanmayacağı, sürecin tersine işler hale geleceğini öngörüyor. Yani 2029’da öyle teknolojiler çıkacak ki ondan istifade etme imkânı olan insan yaşadığı her gün değil bir gün daha yaşlanmak, tersine bir gün daha gençleşecek. Böylece diyelim ki 2029’da 79 yaşında olan birisi 2030’da 78 yaş-düzeyinde bir fizyolojiye sahip olacak. Hepimizin Benjamin Button’uz!

Genel olarak teknolojinin insan vücudunu, insan sağlığını dramatik şekilde düzeltme, güçlendirme imkanlarının sonucunda vücut bugünkü saf organik halinden daha hibrit bir şekle doğru dönüşecek. Diyelim ki bazı iç organlar organik olmayan malzemeden yapılmış olacak. Kanda dolaşan kimi nano-ajanlar her an vücutta olan biteni takip edebilir hale gelecek. Bu hibrit vücutlu canlı için verilmiş bir isim bile var: Transhüman! Trans ön-eki bizde farklı şeyler çağrıştırsa da konunun cinsiyet değiştirme ile bir ilgisi yok. Daha ziyade karbon temelli insan organlarının başka malzemeden yapılmış (daha dayanıklı) muadilleri ile değiştirilmesi söz konusu.

Tekillik, transhümanizm belki de bir ayağı çukurda olan Baby-Boom kuşağının (hani şu “okey bumer” filminde oynayanlar) son gayretleri. Eğer başarırlarsa “son” sıfatını kaldırmak gerekecek. Çünkü (belki bir elli-yüz yıl daha) yaşamaya ve dünyanın başına acı-tatlı şeyler getirmeye devam edecekler. Başaramazlarsa? Cevap basit: Öteki tüm faniler gibi ölecekler! Geriye kalan Z Kuşağı ne yapacak? Transhümanist bakış devam edecek mi? Yoksa makineyi içlerine sokmaya çalışmak yerine makinenin içine girmeye mi çalışacaklar?

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 415 21.03.2024)

Popüler Etiketler