İnsanlığın belki de yüz senesi kaldı. Umulur ki bu sürede insanlık Mars’a kaçarak kurtulmayı denemekle kalmaz, yeni inorganik canlı formuyla bir arada yaşayacak şekilde kendisini geliştirmeye de çalışır.

 

12 Nisan 2018 Perşembe günü ODTÜ’de Türkiye’nin internete bağlanmasının 25. yılı bir konferansla kutlandı. 25 yıl önce Tübitak’ta, ODTÜ’de, Ege Üniversitesi’nde, İTÜ’de, Türk Telekom’da görevli olup da bağlantının kurulmasını sağlayan yöneticiler, akademisyenler, bilgi işlemciler ve konuklar konferansta hazır bulundu. Yapılan üç panelde internetin dünü, bugünü ve yarını mercek altına alındı. Geçtiğimiz aralık ayında yitirdiğimiz Mustafa Akgül hoca saygı ve minnetle anıldı.

İlk oturumda Türkiye’nin ağa bağlanma macerasında görev almış kişiler konuştu. Prof. Dr. Sıtkı Aytaç, Prof. Dr. Serhat Çakır, Prof. Dr. Nüzhet Dalfes, Prof. Dr. Kürşat Çağıltay ve Volkan Gazioğlu Türkiye’nin Bitnet/EARN sürecinden başlayarak internet bağlantısına nasıl geçtiğini, yaşadıkları deneyimleri aktararak paylaştı. İkinci oturumun teması internetin bugünüydü.

Murat Göçe, Filiz Yılmaz, Dr. Atilla Özgit, Ceren Ünal ve Rıdvan Uğurlu medya, teknik altyapı ve hukuki açılardan internetin bugün gelmiş olduğu noktayı irdeledi. Prof. Dr. Ufuk Çağlayan’ın moderatörlüğündeki üçüncü oturumda ise gelecekte internetin nasıl şekilleneceği masaya yatırıldı. Prof. Dr. Osman Coşkunoğlu ve Engür Pişirici ile birlikte gelecek öngörülerimizi paylaştık.

Konuşmamda altını çizmek istediğim olgular şunlardı: Internet gelecekte etrafımızı saran hava gibi olacak. Her yerde ve ücretsiz. Ancak tüm dünya ülkeleri interneti “ücretsiz” yapma konusunda aynı motivasyona sahip olmayabilir. Türkiye gibi yeni teknolojilerin kullanımını telekom şirketlerine para karşılığı lisans marifetiyle veren ülkelerde internet ücretli olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Nesnelerin interneti ile daha da “akıllanan” eşyalar, yapay zeka çalışmalarıyla içlerine zeka şırınga edilen yazılım ve donanımlar aslında sanayi devriminin dördüncü halkasını değil yepyeni müstakil bir devrimi işaret ediyor: Dijital devrim!

Sanayi devrimi üç asal temele dayanıyordu : Teknolojik ayağında buhar makinesi, ekonomi ayağında liberalizm, siyasi ayağında ise Fransız Devrimi ile gelen temsili demokrasi. Görünürde refahtan herkesin pay almasını temin eden bu devrim, pratikte paylaşımın aristokrasiden oligarşiye geçmesini sağladı. Benzer şekilde dijital devrim de üç temele dayandırılabilir ve nihai amaç burada da refahın oligarşiden genele yayılmasını sağlayabilir. Bu üç temel; teknoloji bacağında dijitalleşme, ekonomi bacağında bitcoin ve kripto paralarla desteklenen paylaşım ekonomisi siyasi bacağında ise doğrudan, katılımcı demokrasiyi temin edecek blockchain (blok zinciri) altyapısı olabilir.

Her ne kadar reddetsek de insanlığın bir şeyler yapmak için sadece yüz yılı kalmış olabilir. Yoksa insan seviyesinin de üstüne çıkacak bir yapay zeka destekli yaşam formuna yenilebilir. Bu inorganik canlı formu insan ırkını o güne dek yaptıklarına bakarak toptan ortadan kaldırabilir ya da dünya üzerinde belli bir yerde (getto) yaşamaya hapsedebilir. Umulur ki insanlık Mars’a kaçarak kurtulmayı denemekle kalmaz, bu yeni canlı formuyla bir arada yaşayacak şekilde kendisini geliştirmeye de çalışır.

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 109 – 27.04.2018)

Popüler Etiketler