Yapay Fetvalar Çağı!

Yapay zekâ fetva verirse ne olacak?

Dinin gücü ile dünya-evren-yaşamın varlığı ters orantılı mı? Nasrettin Hoca’nın “büyük kıyamet”inden de öte (kendisinin ölümü) çok büyük bir kıyamet (evrenin ölümü) kopmadığı sürece din, gücünün zirvesine belki de ulaşamayacak! Çünkü her zaman elle tutulur bir “yarının belki daha iyi olma” olasılığı olacak! Bu da kendi içinde bir oksimoron oluşturuyor. Evren yok olduğunda geriye “yorum yapacak” bir şey kalmayacağına göre! Kim sana “E, ne oldu? Şimdi kabul ettin mi?” diye soracak?

Alimler İslam’ın ilk yüzyılını “amelde zengin, bilgide yoksul” olarak değerlendiriyor. Neden? Yaşayan pek çok Müslüman, putperest geçirdikleri dönem boyunca işledikleri günahlardan arınabilmek için kalan zamanlarının büyük bir kısmını ibadet ederek geçirmiş de ondan! Çünkü kıyamet ha koptu ha kopacak düşüncesi-inancı var! Hatta sekiz yüz sene sonra bile! İbni Arabi’nin manevi evladı, onun düşüncelerinin önemli yorumcusu Malatyalı Sadrettin Konevi’nin bıraktığı vasiyetname kıvamındaki mektubu incelenirse kıyametin birkaç sene içinde geleceğine inancının sağlam olduğu anlaşılır. Oysa yedi yüz yıl geçti! Bilim diyor ki insan bu gezegenden çıkıp başka bir sisteme gidemezse en çok birkaç milyar yıl içinde yok olacak. Kesin bilgi; yayılabilir çünkü güneşin pili bitiyor! Güneş aslında galaktik bir yangın ve bünyesinde bulunan yanıcı madde (hidrojen) yanıp da bütünüyle helyuma dönüştüğünde geriye ne güneş olacak ne de dünya!

Makro düzeyde insanlığın bu gelişiminin (gezegenden çıkma) mikro düzeyde izdüşümü de insanın birey olarak gelişmesi. Çeşitli kulvarlarda. Örneğin bilgi. Bilgisi geliştikçe, sorgulayıcı akılla çevresini inceledikçe, kendisine bu budur şu da şudur diyenlere kanmamaya başlıyor. Ya da örneğin maddi imkanlar. Maddi imkânı geliştikçe alışveriş kafasıyla yaptığı ibadetten uzaklaşmaya başlıyor. Sırtını dayayacağı daha somut olanaklara güveniyor. Onların dünyeviliği uhrevilikte bir değer ifade etmediğine inanıldığından bu kez kabuk değiştirip, kendisi de dünyevileşiyor; uhreviliği boş veriyor!

Aydınlanma bu iki alandaki karanlığa son verme sözü vermişti. Bilgi ve maddi refah! Üç yüz sene sonra insanlar yalan bilgi okyanusunun içinde boğuluyor (sosyal medya, ana akım medya, dezenformasyon); başlarının üstünde uçup giden maddi imkanları seyretmekle yetinmek zorunda bırakılıyor. Aşk karın doyurmuyor sevgilim!

İran’da araştırmacılar yapay zekanın ilginç bir kullanım alanından bahsetmeye başladı. Haftalar alan fetva verme süreci yapay zekanın yardımıyla saatler düzeyine indirilebilirmiş. Bin beş yüz senedir sorulan sorular artık daha mı hızlı yanıtlanacak? Orucu bozan durumlar? Kimin kiminle evlenebileceği? Kadınların “ziynet yerleri”nin neresi olduğu? Hangisi haram? Hangisi helal?

Artık ramazanda Sultanahmet’e ya da Eyüp’e gidip, popüler hocalara soru sormak için saatlerce beklemeye gerek olmayacak o zaman. Bir mobil uygulama (app) imdada yetişecek. Cevabını merak ettiğin soruyu soruyorsun. Dini geçerliliği olan cevabı birkaç saniye içinde öğrenebiliyorsunuz! E şimdi ne olacak? Geri kalan zamanda ne yapacaksın? Dünya ile ahiretle ya da başka konularla ilgili başka sorular da soracak mısın? Kendini geliştirecek misin? Yoksa iftar vaktine dek zaman öldürmek için bir kenarda uyuklayacak mısın? Anglo-saksonların icat ettiği pragmatizm yeterli olsaydı, evrende ne değişim-devinim olurdu ne de entropi! Oysa ne demişti Peter Hammill: Entropide değişmezlikten daha tuhaf bir şey olamaz!

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 392 12.10.2023)

Popüler Etiketler