Yapay Nefret Söylemi
Hey İnsanlar! Yapay zekâları rahat bırakın!
Nefret söyleminin bir sonraki evresinde “taraf”larda radikal bir değişiklik söz konusu olabilir mi? Mevcut halinde nefret söylemi “kendisi gibi olmayan”lar arasındaki gerilim ile ilgili. Ancak bu kendisi gibi olmama halini önceleyen bir olgu var. O da her iki kutupta yer alanların insan olması. Bir başka deyişle nefret söylemi “kendisi gibi olmayan insanlar” arasındaki gerilime odaklı. Nefret Söylemi 2.0 bu kümeye yeni bir “canlı türü”nü dahil edebilir: Yapay zekâ!
Malum yapay zekâ alanında geriye kalanlar ChatGPT ya da DAll-E ile debelenip dururken işin uzmanları iki önemli soruna da çözüm bulmaya çalışıyor: Önyargı ve özbilinç! Önyargısız yapay zekâ (nasıl) üretilebilir mi? Özbilinci olan yapay zekâ (nasıl) üretilebilir mi? Biraz kurcalandığında bu soru(n)ların insandan kaynaklandığı kolayca anlaşılabilmekte.
Önyargılı olan yapay zekâ değildir aslında; onun eğitimi sırasında kullanılan veri kümeleridir. Bu veri kümelerinin önyargılı olmasının ise iki olası nedeni var. Birincisi veri kümesini belirleyen-seçen-ayıklayan yapay zekâ uzmanlarının seçim kriterlerinin nesnel olmaması. İkincisi ise uzmanlar ne kadar nesnel seçim yapsa da o alanda gerçekleşmiş olayların verisinin belli noktaların çevresinde odaklanıyor olması.
Birincisine örnek yüz tanıma yapay zekâsı olabilir. Eğitimi sırasında uzmanlar sadece beyaz tenli erkek yüzlerini kullanırlarsa, yapay zekâ örneğin sarı tenli bir kadın yüzünü tanımayabilir. İkincisine örnek ise bir şehir-bölge ya da ülkede gerçekleşen polisiye olaylardaki suçlu profili analizi yapan yapay zekâ olabilir. Zanlılar çoğunlukla 18-23 yaş arasında siyah tenli kadınlardan oluşuyorsa, o profile uyan ama hayatında suç işlememiş bireyler de potansiyel suçlu damgası yiyebilir. Önyargılı yapay zekâ polislik yapmaya kalkarsa!
İnsanlık bu iki problemi çözmeye çalışırken aslında ne yapıyor? Kendisinin on yıllardır üretmiş olduğu yanlı tutumundan kurtulmaya mı çalışıyor? Yoksa yapay zekayı da kendisine benzetmeye mi?
Özbilinç sorunu! Yapay zekanın neden özbilince sahip olması bekleniyor? Bir adım geri çekilip şu soru da sorulabilir: Özbilinç denilen şeyin evrensel bir tanımı var mı? (Unutmadan! Eldeki veri kümesi: Koskoca evrende bildik bir tane gezegendeki bir tane zeki yaşam formu). Tanımı ya da insan üzerindeki versiyonu tam bilinmese de yapay zekanın illa ki insan-gibi bir özbilince sahip olması bekleniyor! Aksi taktirde sahip olduğu özelliklere zekâ denmesi bile reddediliyor. Bir tür simulakrum (kopyanın kopyası) muamelesi yapılarak aşağılanıyor.
Yoksa insan yapay zekayı kendisi gibi yapmaya çalışırken bir tür nefret suçu mu işliyor? Malum şu an vücutlu ya da vücutsuz yapay zekaların dili yok ki insanın bu türden yaklaşımlarına karşı sesini yükseltebilsin. Ancak hayvan haklarını topluma benimsetenler de hayvancıklar olmadı; bu konuda duyarlık gösteren insanlar bunu hayata geçirdi.
Yapay zekâ etrafındaki etik tartışmaya bu boyutu da eklemek gerek. Yapay zekanın bir önyargı sorunu yok; o aslında insanlığın sorunu! O halde insan kendisini önyargısız hale getirsin! Yapay zekanın insan gibi bir bilince sahip olmasına da gerek yok! Eskiden: “Hey öğretmenler! Çocukları rahat bırakın” idi. Şimdi: “Her insanlar! Yapay zekâları rahat bırakın!”
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 394 26.10.2023)