Yapay Önyargı

Yapay zeka için önyargısızlık hali bir ön koşul değil daha ziyade ulaşılacak bir hedef olarak değerlendirilmelidir.

Yapay zekanın insan hayatına girmesi, Türkiye’nin AB’ye girmesine benziyor. Yapay zeka bir tür ayna görevini üstlenmiş durumda. İnsan, yapay zekanın eksikliğini/hatasını tespit ediyorum derken kendi geliştirmiş olduğu toplumsal yaşam modelindeki eksikleri/hataları “yeniden” keşfediyor.

Yaşadığı semtteki süpermarkete giden bir insan, raflarda neden o üründen var da bu üründen yok sorusunu kendisine sorduğunda örneğin, bunu “toplumsal önyargı” ile irtibatlandırmayı pek düşünmez. Oysa kafasını yapay zekaya çevirdiğinde “önyargılı davranıyor” tespitinin bir örneğidir süpermarket raflarını dolduran “zihniyet”. Şöyle:

Süpermarketler için en kritik hususlardan birisi malum hangi ürünün ne kadar süreyle rafta sergileneceğidir. Bu analizin temelinde de her bir şubede geçen sürede hangi üründen ne kadar satıldığı verisi yer almaktadır. Sizin bulunduğunuz şubeden alışveriş yapanlar, dört kilometre ötedeki şubeden alışveriş yapanlara göre daha fazla Türk kahvesi satın alıyorsa, sizin şubenizde raflarda sergilenen Türk kahvesi miktarı da öteki şubedekine nazaran daha çok olacaktır. Benzer şekilde satın almayı arzu ettiğiniz bir ürün, sizin yaşadığınız yerde genel olarak az satılıyorsa, onu raflarda bulma olasılığınız da azalacaktır. İşte size toplumsal önyargı!

ABD’de emniyet güçlerinin kullandığı yapay zeka yazılımının zencileri beyazlara göre suç işlemeye daha meyilli olarak tespit etmesi nasıl bir yapay önyargı ise sizin mahallenizdeki süpermarkette daha fazla Türk kahvesi paketi olması da öyle bir toplumsal önyargıdır.

O halde soru şekil değiştirir: Önyargısız, tam bir nesnellik söz konusu olabilir mi? İnsanı bir kenara bırakıp doğaya bakıldığında önyargısız-nesnel bir modeli doğada bulmak söz konusu mu? Bu soruları cevaplamadan önce bakış açısı (ya da paradigma) konusunda mutabık kalmak gerekiyor. İnsan müdahalesinin olmadığı bir doğadaki devinim modeli nesnellik için yeterli bir tanım mıdır? Paradigma kavramı nesnellik olgusunun da göreceli olabileceğine işaret eder. O nedenle de başına beyaz mürekkeple “olabildiğince”, “yapılabildiği kadar” gibi (ilk bakışta göze çarpmayan) ibarelerin eklenmiş olduğu varsayılır. Zaten başka türlüsü olamaz ki diye de savunması yapılır. Ne malum?

Yapay zeka için önyargısızlık hali bir ön koşul değil daha ziyade ulaşılacak bir hedef olarak değerlendirilmelidir. AB’ye girmek isteyen bir ülke de eşgüdüm yasalarını meclisinden çıkardığında ilk günden beri AB’nin içinde olan bir ülke ile aynı toplumsal pratiğe ulaşmış olmaz. Ancak onun altyapısı temin edilmiştir. Zaman, eksik olan toplumsal pratiğin kazanılmasını sağlar – deneyimleyerek!

Benzer bir “deneyimleme” gereksinimi yapay zeka için de geçerlidir. Bunun için de en “liberal” başlama noktası toplumun mevcut pratiğidir. O nedenle “makine öğrenme” adıyla geliştirilmiş olan algoritmalar mevcudu baz alır. Oysa daha “devrimci” model, “ideal”e yakın teorik veri setini baz alabilir. Bunu baz alacak bir makine öğrenme algoritması geliştirmek de yanlış olmaz! Ancak böyle bir algoritma “önyargı”ya daha açıktır ve balı tutanın parmağını yalamayacağını varsaymaktan başka bir sigortası yoktur! Dünyanın içinden geçmekte olduğu gerçek-ötesi (post-truth) devirde parmağını yalamayacak kaç tane şövalye kaldı?

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 234 18.09.2020)

Popüler Etiketler