Bir Yolculuk

Çözüm genetik yolla daha çok bilginin aktarılması olabilir mi?

İnsanın bilgi ile yolculuğu nasıl gelişmekte? Ne bilmediğini bilmeyerek başladığı bu yolculuk günümüzde sosyal medyadaki dezenformasyon bataklığına gelip saplanmış durumda. Üstelik baş ucunda duran ve o bataklıktan beslenen yapay zeka aynası da ona manzarasının ne kadar güzel olduğunu gösterip duruyor!

Oysa yolculuğun önceki durakları ne kadar keyifliydi. İnsan önce bir şeyleri bilmediğini fark etmeye başladı. İçini bir merak sardı. Doğa nedir, nasıldır? Yıldızların ötesinde ne var? Bu merak onu araştırmaya, araştırma da o şeylerin gerisinde yatan sebepleri keşfetmeye götürdü. İnsan öğrenmeye başladı. Nefesi yeten için merak-araştırma-öğrenme hiç bitmeyen bir süreç. Bugün insanlığın bilinebilecek her şeyi bildiğinden söz edilebilir mi? Hayır! (Daha bütün gölgelerin aynı koyulukta olup olmadığını bile bilmiyoruz mesela!)

Ancak insan bir yandan merak edip, araştırıp, öğrenmeye devam ederken diğer yandan da öğrendiklerini gündelik yaşam pratiklerine dönüştürmeye başladı. Merak, kuru bilgiyi keşfedecek bir yolculuk olmaktan çıktı. Her bilginin pratiğe dönüştürülmesinin imkanlarını bulmaya da dönüştü. Bilim teknoloji üretmeye başladı. En ilkelinden-gerisinden en günceline-ilerisine dek bu dönüştürme süreci devam ediyor.

İnsanın bilgi ile yolculuğu burada da bitmedi. Öğrendiği bilgiyi uygulamaya geçiren insan bu uygulamalardan anlamlar çıkarmaya başladı. Anlam ürettikçe bilgeliği arttı. Tabloya yeni yeni kavramlar kattı. Örneğin eşitlik, özgürlük, etik gibi erdemleri icat etti. Herkesin uygulamaya geçirilen bilgiden eşit miktarda istifade edebilme şansına sahip olmasını sağlamaya çalıştı.

Bu sadece ortaya çıkan imkanları paylaşmaya değil, sürecin tamamını da kapsamaya dönüştü. İnsan öğrendiği, deneyimlediği, bilgelik sahibi olduğu şeyleri başkalarına da aktarmayı, öğretmeyi arzuladı. Bilgiyi aktardıkça kendi bilgeliğinin de yenilendiğini-tazelendiğini keşfetti. Bu yolculuğun durakları tasavvufi ya da başka inanç sistemlerindeki farklı paradigmaların modellerine de benzetilebilir. Hakikatten sonra marifet mertebesine ulaşmak ile bilgelikten sonra onu öğretmeye güdülenmek benzer olgulara işaret etmektedir mesela.

Ancak son yıllarda baş gösteren sosyal medya altyapısındaki talihsiz dönüşüm bu yolculuğun bir bataklığa saplanmış olduğunu düşündürüyor. Sosyal medya, bir medya altyapısı olarak, çok yönlü iletişim kurma imkanı sağlaması nedeniyle hem ana akım medyayı (TV, radyo, gazete vd.) geride bıraktı hem de bu özelliği onun melekten şeytana dönüşmesine neden oldu.

Çeşitli sebeplerle kitleleri yönlendirme arzusunda olanların medya kullanım refleksi sosyal medya söz konusu olduğunda enformasyonun eğilip-bükülmesine, hakikatin itibarsızlaştırılmasına neden oluyor. Bugün sosyal medyadaki içeriğin ne kadarı doğru enformasyon ne kadarı yanlış dezenformasyon belli değil. Bireyler sosyal medyada kendilerini özgürce ifade edebiliyor ama bu toplumu ayakta tutan, bireyden bağımsız nesnel bilgilerin iğdiş edilmesine neden oluyor!

Gündelik pratikte de benzer nobranlıklar yaşanmıyor mu? Mağdur edince meşru! Mağdur olunca haksızlığa uğramış olmak! Çoğu insan mağdur ettiği değil de mağdur olduğu vakaların koleksiyonunu yaptığından kimse “mağdur eden” olduğunu görmeye-kabul etmeye hazır değil. Ya da bir tür savunma mekanizması: Ama ben de buna maruz kaldım! Belki de çözüm insanın genetik yolla daha fazla bilgiyi gelecek kuşaklarına aktarabilmesinde yatıyor! Hem enerji tasarrufu sağlar hem de cahilliğin beli kırılır!

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 482 01.08.2025)

Popüler Etiketler