İkinci Dijital Darbe

Herkesin beşikten-mezara dijital bir “ruh ikizi” olacak!

Bilgisayar, internet, cep telefonu! Bu üç kritik teknoloji kuşaklararası bağı bıçak gibi kesmiş ve yerleşik toplumsal kavramlara yeni bir bakış açısı getirmeyi zorunlu kılmıştı. “Dijital Yerli” kuşaklar normların değişmesine, “normal”in yeniden tanımlanmasına neden oldu-oluyor! Bu paradigmasal dönüşüm, o denli güçlü bir etki yarattı ki önceki kuşaklar bile kendilerini bu yeni normale göre adlandırmak ve yeni bir ekosisteme göç etmek zorunda kaldılar. Dijitale doğru olan bir göç! Ve onun “dijital göçmen”leri.

Bankadan para mı çekeceksin? O zaman şu plastik kart zımbırtısı ile ATM denilen cihazı kullanmayı öğreneceksin! Şu kazağı yarı fiyatına mı edinmek istiyorsun? O zaman şu web sitesinden sipariş vermeyi öğreneceksin! Uzaklardaki torununun yüzünü görmek, sesini duymak mı istiyorsun? O zaman cep telefonu denilen şu cihazla görüntülü konuşma yapmayı öğreneceksin! Öğrendikçe, göçecek, göçtükçe hayat kaliten yükselecek!

Şimdi bu süreç yeni bir evreye mi geçiyor? O üç çığır açıcı teknolojinin yerine üç yeni teknoloji geliyor: Blokzinciri, metaverse ve yapay zekâ!

Dijital yerlilerin ilk kuşağına Y ikincisine de Z adı verilmişti. Z’yi takip edecek kuşağa da “alfa”. Batı normlarına göre Z kuşağı yirmili yaşlarına geldi. Alfa kuşağının ilk temsilcileri bugün dünya üzerinde üç yaşına kadar ulaştılar. Acaba “dijital yerli” kategorisi alfa kuşağını da bünyesinde tutabilecek mi? Yoksa tıpkı kırk sene önce olduğu gibi kuşaklar ikinci dijital darbeyi yiyip yeniden ikiye mi bölünecek: Blokzinciri, metaverse ve yapay zekanın içine doğmuş olanlarla bu “bir başka gerçeklik” dünyasına “terfi” etmek zorunda bırakılmış kuşaklar.

Y ve Z kuşağı mensuplarının (1981-2020 arası doğanlar) bütünüyle dijitalde inşa edilmekte olan bu yeni gerçeklik evrenine terfi (“upgrade”) etmeleri de en az eski kuşakların bilgisayara, internete, cep telefonuna göç etmesi kadar zor olacak görünüyor.

Cebindeki banknotun kâğıt parçasından daha değerli olmasının gerisinde yatan şeyin altın rezervi değil toplumsal kabul olduğunu unutmuş insanlar, kripto paraların değerinin nereden geldiğini sorgularken.. Emekleme aşamasındaki metaverse ortamlarında dijital etkileşim kurmaya bir anlam veremezken.. Yapay zekâ denildiğinde “o da bizim gibi hislenecek mi?” diye inat ederken.. Dijital yerlilerin işi de en az kendi ebeveynlerininki kadar zor! Çoğu bu göçü tamamlayamayacak; göç yolunda telef olacak. Eskiden “telesekretere konuşamayanlardan”dılar, yakın gelecekte yapay zekâ ile diyalog kuramayanlardan olacaklar!

Bu yeni gerçeklik mevcut dijital paradigmadaki olgularla eşleştirilirse ortaya şöyle bir tablo çıkar: Şimdiki internetin yerini metaverse alacak. Bilgisayar-telefon-tablet cihazlarının oluşturduğu “ikinci ekran” yerini 3D görüş cihazlarına (gözlük vd.) bırakacak. Klavye-fare ile devinim yerine ele giyilmiş dijital eldiven ya da benzeri aparatlar alacak. Web siteleri aracılığıyla yapılan şeyler, insanı temsil eden avatarların dijital dünyada yaptığı “angarya iş” yüküne dönüşecek. Değerli belgeler kripto dünyasına taşınacak. Değerli madenler değerli bitler-bytelar halini alacak.

Herkesin beşikten-mezara dijital bir “ruh ikizi” olacak. Çocukken masal anlatan-ninni söyleyen dadı, ergenlikte kanka, yetişkinlikte arkadaş-danışman, yaşlılıkta kadim dost statüsüne evrilecek ama asla terk etmeyecek. Yalnızlık diye bir şey olmayacak! Ya da herkes kendisiyle yalnız kalmayı tercih edecek! Tabii “kendi” diye bir şey kalırsa..

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 376 15.06.2023)

Popüler Etiketler