Tabağın Etli Tarafı
Siyasiler Z Kuşağı’nı kendilerine oy vermeleri için nasıl ikna edecek?
“Pazarlama”da başarı kriteri iknadır. Hedef kitleyi, hedeflediğiniz konuda ikna edemediğiniz sürece yaptığınız iletişim faaliyetinin bir önemi kalmaz. Bunun politik izdüşümünde pazarlama kelimesini propaganda ile değiştirmek yeterli olacaktır: Propagandada başarı kriteri iknadır. 14 Mayıs’taki seçimlerde Z Kuşağı’ndan beş milyon genç ilk defa oy kullanacak. Siyasiler onları acaba nasıl ikna edecek?
Biri hariç diğerleri genel olarak “köprüyü geçene dek” onlardanmış gibi davranıyor. Onlarla yan yana geliyor, bir tür “hazır ol” ruh halinde konuşmalarına izin veriyorlar. Ama bu konuşmalarda hiçbir şeyin eleştirilmemesi bekleniyor-sağlanıyor. Her şey çok güzel. Ama işte birkaç eksiğimiz var. Acaba bunlar da temin edilebilir mi? Bu rutin o kadar çok tekrar ettiriliyor ki eleştiri sevmeyen liderler ülkenin güllük-gülistanlık olduğuna kendilerini inandırıyorlar. Karşı kanattakiler bunu her ne kadar liderin yakın çevresindeki yardımcılara bağlasa da herkes asıl sebebin ne olduğunu biliyor. Bana kötü haber getirenin kellesini alırım diyen bir yöneticinin hangi yardımcısı ona sorunlardan bahsedebilir.
Osmanlı zamanında uyanık vezirlerin bunu aşmak üzere bir yol bulduğu söylenir. Nahoş konulardan bahsetmezlermiş. Ta ki padişah sorana kadar. Cevaplamadan önce de ben söylemedim, siz sordunuz der ve kellerini güvenceye aldıktan sonra gerçekleri anlatırlarmış.
Bir başkası Z kuşağı gibi dans ederse gençlerden oy alabileceğini sanıyor olsa gerek. Ama o dansları yapmak için o yaşta olmak lazım. Bunu unutuyor. Sağduyulu insanlar kendisini darı ambarında sanan bu tür bireyleri eleştiriyorlar eleştirmesine de biraz da empati kurmak lazım. Siz hiç hayatınızda binlerce kişinin karşısına geçip, onları coşturdunuz mu? O coşkunun üstünüzde nasıl bir etki yarattığını tattınız mı? Bu bağımlılık yaratır. Kendisini bilmeden yola çıkan da bu batağa çok çabuk saplanır.
Kısa bir süre önce linç edilmeye kalkılmış. Bir eve konuk edilmişler eşiyle. Yer softasında yemek yiyorlar. Ortaya konan tabağın kendisine bakan tarafında et parçaları var. Öte tarafta pilav. Kimseye belli etmeden, tabağın yönünü değiştirip, etli kısmın yanında oturmuş onlarla yemek yemekte olan evin çocuğunun önüne gelmesini sağlıyor. Şimdi sen bunu temizliği kirletemezsin, gölgeleyemezsin, karalayamazsın!
Perde arkasında haberci gönderiyorlar. Bizimle uğraşmasın, biz de ona köstek olmayalım diye. Belki de en yakınındakiler bile he diyecek. O kadar lezzetli bir anlaşma, önerilen. O ne cevap veriyor. Halkın huzuruna çıkıp; yolumdan dönmeyeceğim, haksız kazancın hesabını soracağım diyor. Şimdi sen bu kararlığını nasıl saptıracaksın!
Z Kuşağı için tablo net. Kafası karışık olan, aklında bin türlü antin kuntin olanlar. Çünkü artık vatan-millet çıkarı diyerek şahsi çıkarlarına hizmet eden anlayışı vatandaşlara yutturamayacaklarının farkındalar.
Karanlıktakilerin tek bir güvencesi kaldı. Kimse boğazına kadar saplanmış oldukları suç batağında yakalanmak ve suç ortağı olarak damgalanmak istemiyor. Biliyorlar ki bugüne dek peşlerinden gittikleri bir sabah buharlaşıp kaybolacaklar. Acı ilacı geriye kalanlar içecek! Z Kuşağı kendi geleceğini kurtarabilmek için ya bu ilacı hepimizin içmesini sağlayacak. Ya da kendi yaşamlarını geçiştirip, sorun yumağını biraz daha büyüterek topu bir sonraki kuşağa atacak!
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 366 06.04.2023)

