Yapay Troller
Hakikat artık yapay zeka aracılığıyla mı köreltilecek?
Sosyal medyada yapay zeka etkisi şimdiye dek ağırlıklı olarak içerik yönlendirme amacıyla kullanıldı. Şu videoyu izlediysen bunlar da ilgini çekebilir. Şu içerikleri beğendiysen o halde dur sana şu şu içerikleri de göstereyim. Gibi. Şimdi giderek yükselen yeni bir kullanım alanı baş gösterdi. İçerik üreticisi olarak yapay zeka!
Mekanik Türk modeli ta 2016’lara dek gidiyor. Trump’ın ABD başkanlığını kazandığı seçimlerde Amerikalı küskün seçmenler kendileri gibi birileriyle etkileşim kurduklarını zannederken aslında inceden inceye onları yönlendirme amacıyla görevlendirilmiş insanlarla iletişim içindeydi. Yaklaşık on sene sonra neyse ki yapay zeka imdada yetişti. Artık bu tür manipülasyonlar için insan trol ordusu kurmaya gerek yok!
Eskiden profil resmi standart yumurta olan var olmayan takipçiler satın alınabiliyordu. Şimdi daha gelişmişleri satın alınabilecek. Her gün görevlendirilmiş olduğu hesabı-kişiyi yüceltecek içerikleri kendi kendine üreten yapay zeka sosyal medya kullanıcıları sosyal medyanın gündemini oluşturacak. Bu içeriklerin yapay zeka üretimi olduğunu fark etmeyen insan kullanıcılar da bu içeriklere inanacak! İnsanların neye inanıp neye inanmayacağını tespit etmek zaten zor değil. Facebook bunu yıllar önce birkaç yüz beğeni mesajını inceleyerek tespit edebilmişti. Bu yapay zeka trollerin yapacağı basitçe o kişileri güdüleyecek detayları barındıran içerikler üretmek. Koyu Fenerbahçeli birisinin duvarına her gün “En Büyük Fener” temalı içerik yollayan birisi varsın yapay zeka olsun.
İnsan seviyesine ulaşacak yapay zekadan korkuluyor. İnsanlığın başına dert açacak diye. Oysa insanlık olasılıkla buna fırsat vermeyecek. Kölesini, GPT gibi günümüz dar yapay zekaları, kitleleri yönlendirmede kullanacak. İnsanlığın başına insanın kendisi bela olacak. Her zaman olduğu gibi.
Sosyal medyanın en büyük tehlikesi hakikati değersizleştirmesi. Bu o denli ivmelendi ki sıradan insan için bu durum sosyal medyanın dışına da taştı. Gündelik hayatta sıradan insanın kendi cahilliğini bilgeliğin en üst seviyesi olarak görmesi ve ona göre davranması yaygınlaşıyor. Daha nesnenin ya da kavramın adının ne olduğunu bilmiyor. Ağzında bir şeyler geveliyor. Birisi düzeltmeye çalıştığında da “Aman canım! Anladın sen işte ne demek istediğimi” diyebiliyor. Türkiye’nin başkenti Unkoru şehrimizdir diyor mesela. Ankara olmasın diye düzeltilince de “ha Unkoru ha Ankara ne fark eder?” diye pişkin cevabını yapıştırıyor!
Çok şey fark eder! Ama Ankara için değil! Senin için! Başkentimizin adının Ankara olduğunu bilmiyor da ona benzer bir isimle onu anıyorsan, bu bir şey öğrenme sürecini kendi isteğine ve algı kapasitene indirgemişsin demektir. Sonra birisi çıkar Türkiye’nin başkentinin maazallah bambaşka bir ülkenin bambaşka bir şehri olduğunu sana inandırır! Sonra da seni parmağında oynatır! İlkokul seviyesindeki enformasyonu öğrenme zorunluluğunun kişisel özgürlük kavramına kurban edilmesi ne kadar doğru?
Belli ki toplumların önem verdiği konular haricinde diğer alanlarda isteyen istediği bilgiyi-fikri nesnel doğru olarak kabul edebilir. Başına da bir şey gelmez! Ama o kırmızı çizgilerden birisine bas hele! Bak bakalım sana dünyanın kaç bucak olduğunu öğretiyorlar mı öğretmiyorlar mı? Peki toplumların önem verdiği konular listesini kim güncel tutmalı? Politikacılar mı, kanaat önderleri mi?
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 455 10.01.2025)

