Gönüllü Teslimiyet

Yapay zekanın dümeni insanın elinden alması belki de zor olmayacak!

Toplumun, toplumu oluşturan bireylerin gelişmesinden kim sorumlu? Devlet, okul, aile? Kamu yöneticileri, öğretmenler, anne-babalar? Belli bir yaştan sonra bireyin kendisi? Sosyal devlette, vahşi kapitalizme yenik düşmemiş özgürlükçü-liberal toplumlarda sıyrılıp gelen bireylerin ve onları topluma sunan medya gibi mekanizmaların bireyi ya da toplumu maddi ya da manevi olarak sömürmesi belli bir asgarinin üstüne çıkamazdı.

Bugün odun olarak teknolojiyi (son dönemde sosyal medyayı, yeni yeni yapay zekayı) kullanarak kapitalist ateşin geçmesini engelleyen, ateşin giderek şiddetlenmesini sağlayan mekanizmalar dünyanın pek çok yerinde orijinal soruyu dönüştürmüş durumda. Artık soru şudur: Bireyin ya da toplumun gelişmesi gerekli mi?

Daha da vahimi bu bir soru olmaktan çıkmış, cevaplanmış (“Değildir”) ve bu tespit baz alınarak bireysel ve toplumsal stratejik yol haritaları çizilmiş, icra edilmekte. Örneğin yemek programı diye adeta Sineklerin Tanrısı’nın adasından yayın yapan bir programda bireyler beş gün boyunca birbirlerini (yaptıkları yemekleri değil) kıyasıya eleştirmekte, son gün programın sunucusu hafta boyunca insani performansına bakarak kimi şampiyon yapmak istiyorsa ona göre puan vererek onu şampiyon yapmakta. Yarışmacılar beş gün boyunca insanlıklarını yitirmekte, birbirlerine hakaretler edebilmekte, ancak Cuma akşamı sunucunun puan ve yorumları karşısında gıklarını çıkaramadan sahneden çekilmekte.

Daha vahimi de var. Adada geçen fiziksel güç gösterisini baz alan efsane program. Bu programda hakaretler üstüne yürüme düzeyine dek çıkabilmekte. Şimdilik. Gelecek yıllarda belki de şiddet içerikli fiziksel temas da nizami hale gelecek. Buz hokeyi müsabakasındaki türden bir tolerans.

Sosyal medyanın, dijital etkileşimin, giderek yapay zekanın, tabloyu ne hale getirdiğini açıklamak içinse sayfalar gerek! İnsan insanlığını, toplum toplumluğunu unutmuş durumda. Kırmızı çizgi olarak belletilen etik, vicdan, erdem, ahlak gibi olgular topyekun sorgulanabilir hale geliyor. Keşke tüm bu keşmekeş bireyi ya da toplumu daha üst seviyelere çıkarmak için yapılmakta olsa. Hiç değilse geçici bir feda dönemi olarak değerlendirilip diş sıkılabilir. Oysa öyle görünmüyor.

Herkes kendini kurtarma peşinde. Bu yeni değil belki. Ama şu yeni: Herkes kendini kurtarırken önüne gelen herkesi ve her şeyi yakıp yıkma konusunda sınır tanımıyor! Amaç aracı meşru kılar diyen Makyavel bile bu kadarını hayal edemezdi herhalde!

O sırada o eşsiz devlet, okul, aile gibi kutsal kurumlar ne yapıyor? Bir yanda fiziksel ve dijitalde maruz kalınan tüm bu erozyona karşılık şövalyece mücadele vermeye çalışıyor. Diğer yanda ise kendi varlık sorunsalını çözmeye. Dünün devleti, okulu, öğretmeni, ailesi ile bugününki bir mi?

Dünyanın her yerinde bireyler şimdiki zamana bakıp derin bir kaygı içinde geçmişi özlemle yad ederken, o güzelim geçmişten bugüne dünyayı başkaları getirmiş gibi kendisini sorumlular listesine bir türlü ekleyemiyor. Dreamer ne demişti Tanrılar Okulu’nda: Sen böyle olduğun için dünya böyle. Yoksa dünya böyle olduğu için sen böyle değilsin!

Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 461 21.02.2025)

Popüler Etiketler