Kritik Yıl: 2029
Yapay zekaların dijital çeteleşmesi engellenebilirse kapitalizm duble yapabilir!
Ray Kurzweil’den sonra önemli bir isim daha 2029’u işaret etti: Google’ın eski CEO’su Eric Schmidt. Geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarda yapay zekâ ile ilgili üç önemli gelişmeden bahsetti ve bunların beş sene sonra ulaşacağı boyutların müthiş sıçramalar yapabileceğine işaret etti. Yani 2029’da!
Schmidt’in altını çizdiği üç önemli gelişme şöyle açıklanabilir: Birincisi “bağlam penceresi”. Yani insan ile yapay zekanın etkileşim kurma derinliği. Sufle mühendisliği ile ilgili. İnsan ile anlık etkileşim içindeki yapay zekalar giderek bir diyalogdaki tüm etkileşim adımlarını unutmadan, ona göre cevap verir hale geliyor. Schmidt bunun sonsuz derinliğe ulaştığında yapay zekanın diyelim ki binlerce adımlık işlemleri başarı ile yapabileceğini bunun da büyük global sorunları çözmede kullanılabileceğini öngörüyor. Çevre ya da kanser gibi sorunlar bu yolla çözüme kavuşturulabilir.
İkincisi belli bir konuda uzmanlaşmış “temsilci” (agent) oluşturma imkânı. Büyük Dil Modelleri bir anlamda meta-temsilci ancak bunların altında daha niş alanlarda uzmanlaşmış yapay uzman ya da temsilci “yetiştirmek” olası. Schmidt’in önemli bulduğu üçüncü husus ise sözlü-yazılı emirlerin hayata geçirilme imkânı. Özellikle de yazılım geliştirme konusunda. Örneğin “Bana Python dilinde faktöriyel hesaplaması yapan bir programı yaz” komutuna yapay zekâ cevap olarak ilgili yazılım kodunu verebiliyor.
Schmidt’e göre bu üç işlevin ileri düzeyde gelişmiş versiyonları bir araya geldiğinde yapay zekalar insanın anlayamayacağı şeyler yapmaya başlayabilir. Geliştirilmiş temsilciler bir araya gelip bir konsorsiyum oluşturabilir (ya da “dijital çete”). Birbirlerine karmaşık işler yapma konusunda komutlar verebilir ve bu komutları yerine getirebilirler. Bu durumdan korunma yolu ne? Schmidt’in de çözümü klasik. Kabloyu çek; bilgisayarı kapat!
Schmidt bu üç alandaki gelişmelerin gelecek beş sene içinde zirve yapacağını düşünüyor. Yani işaret edilen yıl Kurzweil’in tekillik ile ilgili öngörüsündeki gibi 2029! O da 2029’dan itibaren insanın her geçen gün yaşlanmak yerine gençleşmesini sağlayacak teknolojik imkanların kullanıma çıkacağını öngörmekte.
Schmidt’in değerlendirmesinde şöyle bir diyalektik ilişki var. Bir yanda insanlık için müthiş sıçrama yapacak imkanlar. Diğer yanda ise bunun insanın avucunun içinden kayıp yapay ellere kaçabilecek olma olasılığı. Öyle bir olasılık ki ucunda insanlığın topyekûn yıkımı bile söz konusu olabilir. Bu tablodaki risk faktörü karşısında insanlığın tek kurtuluş umudunun kabloyu çekmek olması oldukça naif. O kadar ilerleyen yapay zekâ, kablosunu çeksen bile kapanmamayı öğrenecektir. Hatta bugün medya üzerinden bunların alenen tartışılıyor olması yarın yapay zekanın bu risk faktörünü öğrenmesini (ve ona göre tedbir almasını) sağlayacak temel unsur bile olabilir. Bu çerçevede Schmidt de zamanında benzer yorumu yapmış olan Michio Kaku da yapay zekanın suç ortağı olarak damgalanabilir.
Eğer piyasayı (dünya) yapay zekaya kaptırmadan tüm bu imkanlar insan tarafından kullanılabilirse tünelin ucunda müthiş bir para kazanma potansiyeli var. Kapitalist sanayi toplumunun iki yüz elli senede ürettiği trilyonlarca dolarlık sermayeyi gelecek birkaç on yılda ikiye katlaması olası. Bilginin otuz senedir geometrik artması daha çok insanın refahını artırmadı; belki sermayenin geometrik artışı bunu sağlar! (Bu dilek de “kabloyu çek”mek kadar naif oldu!)
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 425 06.06.2024)