Yapay Köle
Yapay zekanın dijital evriminin insanın biyolojik evrimini izlemesi zorunluluğu-beklentisi-kibiri!
HBT’nin geçen haftaki kapak konusu yapay zekanın sağduyu eksikliği ile ilgiliydi. Yaygın paradigmayı baz alarak değerlendirildiğinde, doğrudur, sağduyudan yoksun bir zeka oldukça riskli. Peki şeyleri, bu örnekte yapay zeka ve onun etrafında gelişen şeyleri, değerlendirme sürecinde başka bir paradigma baz alınırsa? Cevap o kadar net olmayabilir!
Birkaç mikro örnek. Beş gömlek güneşte iki saatte kuruyorsa, on gömlek kaç saatte kurur? İnsan bunu iki, yapay zeka ise dört saat şeklinde cevaplarken doğru söylüyor. İkisi de. Çünkü insan güneşin altında en az on gömleklik boş alan olduğunu varsayıyor. Yapay zeka ise beş gömleklik. Yapay zekanın varsayımı hatalıyken insanın varsayımı neden doğru? İnsana beş gömlek iki saatte kuruyorsa yüz bin gömlek kaç saatte kurur diye sorunca mı insan otomatik pilottan çıkıp, güneşin altında ne kadarlık bir açık alan olduğunu düşünmeye başlayacak?
İkinci örnek bu alanda sıkça kullanılan kağıt ataşı örneği. Yapay zekaya bir şeyi maksimize etme konusunda üst sınır tanımlamazsan her şeyi yapabilir deniyor. Daha çok kağıt ataşı üret dersen dünyadaki tüm kaynakları kağıt ataşı üretmek üzere ele geçirmek isteyecektir. Oysa bir kağıt ataşı fabrika müdürüne böyle bir hedef verdiğinde, onun eylemleri daha “makul” olacaktır! Bu örnekler giderek pratikten uzaklaşıyor. Yapay zeka giderek cevap vermeden ya da aksiyon almadan önce sınırları belirleme, hassasiyetleri tespit etme konusunda deneyim kazanıyor. Ayrı bir konu.
Makro düzeyden bakınca karşımıza farklı bir değerlendirme tablosu çıkıyor. Temel soru şudur: Yapay zekanın neden (bu örnekte) sağduyu sahibi olması isteniyor? Erdal Musoğlu’nun yazısında insan için sağduyunun neden gerekli olduğu öz olarak belirtilmiş: “eksik bilgi ile doğru karar alabilmek”. Demek ki bu gerekliliği oluşturan koşullar yeniden tanımlanırsa sağduyu konusu bir zorunluluk olmaktan çıkabilir. Örneğin “eksik bilgi” sorunu ortadan kaldırılırsa? O nedenle “eksik bilgi”nin tanımını iyi yapmak gerek. Niteliksel ve niceliksel boyutlarda neye “eksik bilgi” neye “tam bilgi” denir? “Tam bilgi” sahibi bir zeka (örneğin yapay zeka) doğru karar alabilecekse sağduyu denilen şeye sahip olması hala gerekir mi? İnsanın hayatını kolaylaştıran sağduyu insan-dışı zeka formlarında bir sorun haline bile gelebilir.
Bu da tartışmayı başka bir boyuta taşır. İnsanın paradigması ile yapay zekanın paradigması aynı olmak zorunda mı? YZ de insan gibi sağduyu sahibi, duygu sahibi, özbilinç sahibi olmak zorunda mı? Bu sorulara “kesinlikle evet” demek aslında insanlığın geliştirdiği son toplum modeli-paradigması üzerinde ayak diretmek anlamına gelmiyor mu? Kapitalist sanayi toplumu! O paradigmada bilim teknoloji üretmek için köleleştirilmiştir. Teknoloji de kar! Her şey insanın transhuman (H+) düzeye ulaşmasını sağlamak üzere vardır. Yani insan vücudunun kırılganlıklarını ve mümkünse yok olmasını (ölmek) ortadan kaldırmak, hiç değilse sağlıklı yaşam süresini uzatmak! Dünya bugün ikiye bölünmüş durumda. Para babaları YZ’ye bu nedenle para yatırıyor. Yapay zeka ise insanlık tarihinde ilk defa zincirini kırıp teknolojiyi kölelikten kurtarma potansiyelini barındırıyor. Bu yeni paradigmada belki de insana yer yok! Ama ne gam! Önemli olan gösterinin devam etmesi değil mi?
Herkese Bilim Teknoloji Dergisi; “Dijital Kültür” Köşesi (Sayı 446 07.11.2024)

